BABA-OĞUL TURU 2. ETAP ÇANAKKALE-İSTANBUL(16-19 MAYIS 2013 )



Babalar ile oğulları 30 lu yaşlar geçildikten sonra ağabey kardeş gibi olmaya başlıyorlar.Hele bir de baş başa  seyahate çıkılırsa bir de bu bisiklet ile olursa.
Biliyorsunuz geçen sene aynı tarihte İstanbul'dan Çanakkale'ye gelmiştik bu sene devamı olarak 16.Mayıs 2013 perşembe sabahı saat 07.00 de Çanakkale otogardan yola çıktık.
İlk günkü yolumuz uzun olduğu için şehir merkezinde hiç oyalanmadan çevre yolundan Çanakkale'den ayrıldık.Biraz sonra 18 Mart grubundan Selim Ayvalı ile tanışıp Truva yol ayrımına kadar beraber pedalladık. Hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra vedalaşıp ayrıldık.
Öğle yemeğinde Ezine'de kendimize turun açılış şerefine acaip bir kasap köfte ve peynir helvası ziyafeti çektik.yolunuz Ezine'den geçerse ve de bu köfteyi yemezseniz vah size.Ha bir de koyun yoğurdunu  kaçırmayın.
O kadar yedikten sonra pedallayabilir misiniz tabi ki hayır.Şahane bir yer olan Öğretmenin yerine varır varmaz kendimizi hamaklara zor attık. Yarım saatten fazla kestirmişiz.Günümüz olsaydı burada bir gün kalırdık mutlaka.
Saat 16 biz Ayvacık'tayız.Hiç oyalanmadan Behram kale üzerinden Assos'a devam ettik. Assos'un iniş yolu Arnavut kaldırımı olduğu için yarattığı vibrasyon tüm yol yorgunluğunuzu alıyor.İnerken de çıkarken de yürümenizi tavsiye ederim çünkü bisikletinizin civataları gevşeyebilir. Yelken Pansiyonun sahibi bize bütün indirimlerden sonra bir de bisiklet indirimi yapınca denize sıfır bungalov odada kahvaltı dahil 50,-TL.sına (İki kişi ) kaldık.Akşam yemeğini liman içindeki lüks restoranda özel garsonumuz başımızda olarak yedik.
Kimsenin olmaması ve garsonun bisiklet turuna ilgi duyması avantajını kullanarak sadece 40,-TL hesap ödedik.Sakızlı kahvelerimizi de içip odamıza çekildik çünkü bir önceki gecemiz de yolda geçmişti.
2.GÜN:
Sabah 7 de bülbül sesleri ile uyanıp zengin bir kahvaltı yaptık.Alp'in kulakları çınlasın yağda yumurta 4 adetten oluşuyordu.Behram kaleye kadar bisikletlerimizi elde çıkarttık ve sahil yolundan Küçük kuyuya oradan da Altınoluk'a geldik saat 13 olmuştu.Bu arada Behram kale ile Küçükkuyu arasında şahane camping ve pansiyonlar var.Yolunuz düşerse keyifle kalabilirsiniz.Cuma namazını Çarşı camiinde,öğle yemeğini esnaf lokantasında kahveyi sahil çay bahçesinde derken saat 15 oldu.Hava kapatmaya yağmur bulutları toplanmaya başlamıştı
.Islanmamak için girdiğimiz benzinliğe arabanın çarptığı köpekte sığınmıştı ama ömrü oraya kadarmış.Sadık eşi yana döne onu arıyordu.Saat 17 gibi Burhaniye'de çaylarımızı yudumlarken garsonun meraklı sorularını da cevaplıyorduk. Ankara'daki otobüs şöförü de şaşkınlıktan bana 20 lira verseler bile bisikletle  tura falan çıkmam demişti.Akşam 19.30 gibi Ayvalık'taydık.Midye dolmacının tavsiyesi ile Çiçek pansiyona yerleştik.2 kişi 50 TL.Adı gibi çiçek gibiydi hakikaten denize mesafesi de 50 m idi.
Bizden sonra gelen ve sonradan aynı midye dolmacının gönderdiğini öğrendiğimiz 4 kişiyi beğenmediği için yer yok diye kabul etmedi.Akşam yediğimiz leziz ev yemeklerini sakızlı kahve ve hakiki meyveler ile yapılmış dondurma ile cilaladık.O bölgede dondurmanın olmazsa olmazı sakızlı dondurma.
3.GÜN:
Ayvalık'a gelinir de Ayvalık tostu yemeden gidilirmi?Tostçular çarşısında Hülya Avşar'ın hep gittiği Avşar Tost'ta yediğimiz tostlarımızı Sarımsaklı plajında yüzerek erittik.Öğlen ne çabukta olmuştu oysa 100 km civarında yolumuz vardı.Biraz pedallayıp Dikili kavşağında gerçek organik meyve kokteyli ile enerji depoladık.O coşkuyla saat 19 gibi Ali ağa'daydık.
Ali ağa turumuz esnasında gördüğümüz en kalabalık,en gürültülü,en pahalı ve kalitenin en düşük olduğu ilçeydi.Vasat bir pansiyon veya otel fiyatı kişi başı 50-60 lira idi.çok fazla sayıda meyhane,birahane ve pavyon vari gece klübü vardı.İlçe merkezinde vasat sayılabilecek bir otele yerleştik.Akşam yemeğinden sonra sahilde biraz yürüdük. İki yerde düğün vardı.Birinde kavga çıkmış olmalı ki polis gelmişti.Çalan iğrenç müzik bütün sahili rahatsız edecek düzeyde olmasına rağmen oynayanlar yorulup otururken masadakileri çekiştirerek piste götürüyorlardı.yeni kalkanlar önce nazlanıyor fakat kalkınca bir anda çılgın gibi oynuyorlardı.Bu sayede pistteki sayı hiç eksilmiyordu.
SON GÜN:
Saat 7.30 da kalkıp kahvaltıya indik.Tabaklarda birer adet karper peynir,tereyağ ve reçel vardı.Açlığımızı bastırıp 9.30 da yola çıktık.Bugün yaklaşık 45 km yolumuz vardı .10 km sonra çok güzel bir kır bahçesinde muhteşem bir kahvaltı yaptık . Saat 12 gibi İzmir'e girmiştik .Hava acaip ısınmıştı Karşıyaka'da bir parka zor attık kendimizi.Bir saat sonra Can Sarı geldi biraz sohbet , sahildeki bisiklet yolunda pedallama çarşı içersinde kumru ziyafeti ile sonlandı.
Ahmet Cemal Okyar ile buluşmak için vapur ile Alsancak'a geçtik.Kıbrıs Caddesinde bisikletçi arkadaşları ile oturduk. Kordon da son bir veda turu atıp otogardan 9 arabası ile Ankara'ya hareket ettik.
Otobüs Ankara'da evimizin önünden geçmesine rağmen sonradan konan anlamsız Melih Gökçek özel yasakları gereği Aşti'ye gidip 12km geri geldik.
Bu tur esnasında;
her şeyden önce bana eşlik eden biricik oğluma ,
kalbi pır pır etmesine rağmen bizi hep destekleyen canım eşime ve kızıma
Yol boyu rüzgar duası yapan ve sık sık beni arayan sevgili Pelin ve Alp'e
Teknik desteğini bizden esirgemeyen Aslı Bisiklet - Oktay Toprak kardeşime
Bizi çok rahat ettiren ve az da olsa bisikletçi indirimi yapan Assos-Yelken Pansiyon ve Ayvalık Çiçek Pansiyon sahiplerine çok ama çok teşekkür ederim.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BURDUR-GÖLHİSAR TURU :

ROMANYA-2019 ( TRANSFAGARAŞAN YOLU )

YUNANİSTAN TURU: