BABA-OĞUL TURU 1.ETAP İSTANBUL-ÇANAKKALE ( 17-20 Mayıs 2012 )

     Bu gezimizin amacı Çanakkale savaşı esnasında şehit düşen 50 İstanbul Erkek Lisesi öğrencisine her sene 18 Mayıs gecesi saat 03.00 de yapılan anma törenine katılmak için İstanbul'dan Çanakkale Kaba tepe'ye bisikletle gitmekti.
Son dakikada çıkan aksilikler yüzünden ben  sadece oğlumla pedallamak durumunda kaldık.
     Ankara'dan İstanbul'a bizi götüren otobüsten sabah 06.00 da Esenler otogarında indik.
Bakırköy üzerinden indiğimiz sahil yolunda yaptığımız kahvaltıdan sonra E-5 yolu ile küçük ve büyük Çekmece üzerinden öğleye doğru Silivri'ye geldik.
Nefis bir karadeniz pidesinin üzerine sahildeki çay bahçelerinde içilen çayların bardağı soğumadan Tekirdağ yolunu tutmuştuk bile.Yola çıkmadan face'den tanıştığımız Tekirdağ'lı bisikletçi Dinçer Yücelten bizi yolda karşılayıp yazlık evinde misafir etti.
Ertesi sabahta yaklaşık 6-7 km bizimle pedalladı sağolsun varolsun.Yine Tekirdağ'lı bir başka arkadaşımız İslam beyin çizdiği rotayı takiben İnecik'te ana yoldan ayrılıp Sağlamtaş üzerinden akşam saatlerinde Şarköy'e girdik.Aslında İslam bey bize Sağlamtaş'tan sonra Evreşe üzerinden ana yola bağlanmamızı önermişti ancak oğlum Şarköy'ü çok görmek isteyince rotamızı değiştirdik.
Tekirdağ Şarköy arası yaklaşık 70 km ama yoldaki manzara o kadar güzeldi ki durup resim çekmekten  fazla mesafe kaydedemedik.
Gece yağması beklenen yağmur sebebiyle Öğretmen evine yerleştik.Hakikaten bütün gece ve ertesi gün öğleye kadar sağanak yağmur yağdı.Öyleki sokaklar dere oldu ve insanlar karşıdan karşıya geçemediler.
Şarköy öğretmen evinde Van'lı depremzede aileler kalıyorlardı.Delikanlılar hemen yanımıza koşup eşyalarımızı odaya taşımamıza yardımcı oldular.Çok zor durumdalardı.Küçükler okula gidiyor büyükler ve gençler inşaatlarda çalışıyorlardı.Akşam olunca koskoca aile bir odaya  doluşuyorlardı.15 Haziran da Van'a dönmek zorundalarmış, orada da kalacak yerleri olmamasına rağmen.Allah kimseyi evsiz bırakmasın gerçekten çok zor.
     Öğlen olmuştu biz hala Şarköy'deydik ve törene yetişmek için zamanımız iyice azalmıştı.Garajlardan otobüsüne binip saat 16.30 da   Gelibolu'ya geldik.Yağmur ince ince yağıyordu ve önümüzde 45 km yolumuz vardı.Hiç oyalanmadan yola koyulduk.Eceabat'a 20 km kala Trafik polisi bizi durdurup ilersinin çok kötü olduğunu söyledi.Dediği de çıktı biraz sonra indiren yağmur sanki bir afetti.Olan olmuştu yağmurluğa rağmen ıslanmaya başlamıştık artık durmanın bir faydası yoktu zaten Kabatepe yoluda taşan dereler yüzünden kapanmış İstanbul grubu çadırlarını su basınca orman idaresine sığınmıştı.Törende iptal edilmişti.Eceabat'a vardığımızda iç çamaşırlarımıza kadar ıslanmış ve ağırlığımız iki katına çıkmıştı.Zar zor bir pansiyon bulup çantalarımızda bulabildiğimiz en kuru kıyafetleri giyerek kendimizi en yakın lokantaya attık.Saat 21.00 olmuştu ama ancak masaya oturunca acıktığımızı farkettik.O gece nasıl uyuduğumuzu anlatmama gerek yok sanırım.
     Gökyüzü hırsını iyice almış olmalı ki ertesi gün bir tane bile bulut yoktu.Heykel 'de yapılan sembolik 19 Mayıs  törenini takiben arabalı vapuru ile Çanakkale'ye geçtik.Pansiyona eşyaları yerleştirip hala yaş olan bazı kıyafetlerimizi de asıp dışarı çıktık.Bu arada İstanbul grubundanda haber aldık geri dönüyorlardı.
Tesadüfen karşılaştığımız18 Mart bisiklet topluluğunun düzenlediği 20 km lik tura katıldık.
Akşam da aynı grup ile fener alayına eşlik ettik.Ardından sahilde yapılan havayi fişek gösterisini kordondaki bir çay bahçesinde içilen çaylar ve tatlı sohbetle noktaladık.
     Son günümüz olan Pazarı da 35 km uzaklıktaki Truva harabelerini ziyaret ederek geçirdik.
     Dışardan bakıldığında çok meşakkatli görünen bisiklet yoculukları için insanların hayretler içersinde kalmalarında doğruluk payı yok değil.Özellikle benim gibi 58 yaşına gelmiş biri için %7-8 eğimli 4-5 km lik rampaları o yükle nefes nefese çıkmak,sıcak altında, yağmurda,ters esen rüzgara karşı bisiklet sürmek hakikaten çok yorucu.Ancak ne hikmetse bunların hiçbirini hissetmiyorsunuz.Yolculuğunuzun her dakikası çok keyifli geçiyor.Döndükten sonra da aynı askerlik hikayeleri gibi yıllarca anlatıyorsunuz.Hayatınızda bir kere olsun böyle bir geziyi deneyin lütfen.
Bana hep destek olan sevgili eşime ve kızıma
Benim dibimden hiç ayrılmayan sevgili yol arkadaşım oğluma
Bizi yolcu eden ve sık sık arayan Çayyolu Korsanları grubuna
Ulaşımımızda hiç bir sorun yaşamadığımız Kamil Koç firmasına
Bizi evinde ağarlıyan Dinçer kardeşime ve rotamızı çizen İslam kardeşime
Eşyalarımıza yardım eden Van'lı depremzede gençlere
Bisikletlerimizi midibüsüne sığdırıp bizi Şarköy'den Gelibolu'ya götüren Şöför Ali Beye
Bizi çok güzel gezdiren 18 Mart Bisiklet Grubu üyelerine
ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM

















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BURDUR-GÖLHİSAR TURU :

ROMANYA-2019 ( TRANSFAGARAŞAN YOLU )

YUNANİSTAN TURU: