1 Kasım 2015 Pazar

NEWYORK'DA

BROOKLYN KÖPRÜSÜ
BROOKLYN KÖPRÜSÜ


MANHATTAN KÖPRÜSÜ

HUDSON NEHRİ KENARI BİSİKLET YOLU
CENTRAL PARK
CENTRAL PARK
ŞARZ ÜNİTESİ
C











AVRUPA'YA GİDECEK TURCULARA TAVSİYELER.


-Benim her zaman tercihim THY oluyor. Diğer firmalar ile farkı ilk check in bankolarında gözlemliyorsunuz ,en az rötarda, daha sonra uçağa binerken karşılamada ve seyahat boyunca yapılan zengin ikramlarda , en son olarak da inince oversize bagaj tesliminde. Aradaki fiyat farkını da şayet erken alma şansınız varsa oldukça aza indiriyorsunuz.
-Yurt dışına özellikle Avrupa’ya gidiyorsanız bagaj ağırlığınızı olabildiğince azaltın. Çünkü oradan alacağınız yiyecekler size ciddi ağırlık getirecektir. Avrupa’da restoranlar oldukça pahalı bu yüzden malzemeyi marketlerden alıp  yemeğinizi kendiniz yapmalısınız. Her ülkede bizde olduğu gibi fiyatlar marketlerde farklılık gösteriyor.
-Yanınıza çok sağlam bir kilit alın. Size önerim Abus marka ve güvenlik seviyesi 12 nin altında olmasın.


Türkiye’de güvenli olan kilitleri makas ile kesmeleri birkaç saniye sürüyor. Bisikletinizin çalınması turunuzun bitmesi olur. Bisikletinizi bakkaldan su alırken bile kilitleyin çünkü çalınması için bu kadar kısa bir süre bile yeterlidir.Bisikletinizi kilitleyip bu halde bulmanızda mümkün


Sakin olun bunun çaresi çok kolay.
yukarıda fotoğrafı bulunan kilitli quıck-release leri kullanmanız yeterli çünkü bunlar sadece özel anahtarı ile açılabiliyor.Artık tekerlekleriniz ve brooks seleniz güvende.
-Pasaportunuz size sadece ilk giriş ülkesinde ve çıkış ülkesinde lazım olacaktır çünkü ülkeler arasında sınır diye bir şey yok. Ancak ne olursa olsun pasaportunuzu daima bel çantanızda ve hep yanınızda taşıyın.
-Üzerinizde 200 Euro’dan fazla nakit bulundurmayın. Kredi kartı kullanmanızı tavsiye ederim ancak Almanya’da kredi kartı pek tercih edilmiyor , ama diğer ülkelerde çok yaygın. Slovakya ve Macaristan’dan itibaren Euro geçmiyor kendi paralarını kullanıyorlar.
-Çöpünüzü ormanda bile çöp kutusuna atın. Fransa’da çöp kutusu bulamadığım için atığımı 4,5 km yanımda taşıdım. Yolda karşılaştığım Romanya’lı ormana çöp attığı için kredi kartı slipinden tesbit edilip sonraki alış verişinde kasada yakalanıp ceza yemiş.
-Almanya’da sakın kamping dışında bir yere çadır kurmayın ceza alırsınız. İzin almak suretiyle evlerin bahçelerine çadır kurabilirsiniz.
-Fransa, Almanya ve Avusturya’da tüm kano kulüplerinin bahçesine sadece bisikletçiler ücreti karşılığında çadır kurabiliyor , duş ve tuvaletten yararlanıyor.
-Pazar günü sadece kafe ve barlar hariç her yer kapalı. Sadece market ve fırınlar saat 10.00 veya 11.00 e kadar açık. Bu yüzden cumartesi günü iki günlük alış veriş yapmanız gerekiyor. Pazar günü kafe ve barlarda yiyecek fazla bir şey bulamazsınız zaten bulsanız da pahalı olur. Sehirlerde gezmeyi düşünürseniz de vaz geçin pazar gününü yatarak ya da pedallayarak geçirin.
-Marketlere veya dükkanlara girerken yanınızda büyük çanta veya torba götürün çünkü bizde olduğu gibi poşet verilmiyor para ile satılıyor. Almak istediğiniz zamanda hem kasiyer hem de müşteriler size ters ters bakıyor. Çevre temizliği birazda bundan dolayı olsa gerek.
-Tura çıkmadan önce bisikletinizi tamir etmeyi öğrenin yoksa ufak tamiratlara bile çok para ödemek zorunda kalırsınız. Ayrıca bisikletçiler randevulu çalıştığı için bazen birkaç gün beklemeniz gerekebilir.Bir başka deyişle bisikletiniz,çantalarınız ve kamp malzemeleriniz çok kaliteli olmalı.
-Rotanızla ilgili en uygun olan haritalardır. Navigasyon cihazları, akıllı telefonlar sizi her zaman yarı yolda bırakabilir.
-Avrupa’nın tüm şehirlerinde turizm büroları var ve bunlar sizin gerçek dostlarınızdır.Ücretsiz harita ve broşürler alabilir gezilecek, kalınacak ve alış veriş yapılacak yerleri öğrenebilir , cihazlarınızı şarz edebilir hatta bedava wifi hizmetinden yararlanabilirsiniz.
-Yolda tanışıp ahbap olduğunuz kişiler size bir şey ikram ederse ve siz onu istiyorsanız sakın nazlanmayın. Bir kere sorarlar bizim gibi israr etmezler.
-Dönüş için bisikletinizi karton kutuya koymak size sıkıntı yaratabilir.
Hava alanlarında kutu bulamayabilirsiniz şehirden temin edebilirsiniz ama bu seferde hava alanına gitmek problem olabilir.

Ben yapı marketten aldığım ambalaj battaniyesi, kabarcıklı naylon, streç ve koli bandı ile ön tekeri, gidonu ve selesi sökülmüş bisikletimi sarıp o şekilde uçağa verdim sapa sağlam teslim aldım. Çantalarınızı da aynı şekilde sarabilirsiniz. Bu arada lastiklerinizin havasını indirmeyi unutmayın yoksa yüksek basınçtan patlayabilir.
-Bazı kampinglerin dışında da çadır kurulacak uygun yerler var. Kamp bedeli olan 10 Euro yerine siz 2-3 Euro ödeyerek sadece duş ve wc den yararlanarak burada kalabilirsiniz.
-Avrupa'da gece sürecekseniz ön ve arka ışıklarınız mutlaka çalışır durumda olmalı.Hem diğer bisikletlilerden tepki alır hem de polisten ceza yersiniz.Hatta bu konuda o kadar titizler ki pek çok bisiklette hem pilli hem dinamolu ışık var.
-


KIBRIS AS TELEVİZYONUNDA CANLI YAYIN PROĞRAMI



Almanya’da kampinge giriş yaparken görevli burada başka Türklerin de olduğunu söyleyince hem şaşırmış hem de heyecanlanmıştım. Yanlarına yaklaşırken onlar da arkamda Türk bayrağı ile beni  ve yanımdaki iki arkadaşı Türkçe konuşurken görünce inanamamışlar. Gece boyunca devam eden sohbette bisikletle uzun mesafeli seyahat etmem ve Almanya’dan o gün tura başlayan arkadaşların İstanbul’a kadar gitme düşüncesi konuşuldu hep. Çünkü kendileri 1.300 cc lik motorları ile en kuzey nokta olan Northcap’a gidiyorlardı.
İşte Ali Yüksek namı diğer Jawa Ali ile böyle tanıştım.Türkiye’ye döndükten sonra görüşmemiz devam etti ve beni  09.Ekim.Cuma günü Kıbrıs As Tv’de kendisinin yaptığı ‘’ Jawa Ali ile iki teker dünyası ‘’ proğramına davet etti.
Taşucu’nda  yazlığımda olduğum için çok kolayca feribot ile Kıbrıs’a ulaştım. Beni Girne’de Ali kardeşim motorsikleti ile bekliyordu. Limandaki kafede oturup hazırlıklara başladık.
Öğlene doğru herşey hazırdı.
Televizyon binasının bulunduğu Lefkoşe yaklaşık 30 km mesafede idi  ancak iki engel vardı. Kıbrıs ada olduğu için trafik ters idi ve Beş parmak dağlarını aşmam gerekiyordu. Dağ sorun değildi ama ters trafikte ilk defa sürecektim. Tam çabuk adapte oldum derken ilk kavşakta ters şeride giriverdim ve bunu 2 kere tekrar ettim. Neyse ki yol boştu hemen kendi şeridime geçtim.
 Yol boyu  Ali bey benim fotoğraf ve videomu çekti.
Lefkoşe’ye erken vardığımız için yine motorcu olan Sedat Avcan’ın kafesine gittik.
Sedat bey hayat dolu bir insan, hatıra olarak itina ile sakladığı antika spor Mazda’sının örtüsünü açtı ve fotoğraf çektik.
Saat 14.30 da başlayacak olan yayın için stüdyoda son hazırlıklar tamamlandı. O dakikaya kadar çok sakin olmama rağmen kameraların karşısına oturunca heyecan kapladı birden bire. Aslında çok hakim olduğum bir konuda sohbet şeklinde geçecek çekimlerde rahat olacağımı düşünmüştüm hep ama o an nedense heyecanlanmıştım işte. Yönetmenin ikram ettiği karanfilli çay çok iyi geldi. Canlı yayın başlamıştı ve ben tekrar çok rahatlamıştım. Proğramı normal süresini 15 dakikada geçerek tamamladık. Bence çok güzel olmuştu.
Biraz dinlenip görevli arkadaşlarla sohbet edip televizyon binasından ayrıldık.Ali bey her Cuma yayından sonra geçirdiği trafik kazası sebebiyle hastahanede yatan motorcu arkadaşı Osman Emirhüseyin’i  ziyarete gidiyordu. Kendisini bisikletimle takip ettim. Hastahane kapısında bizi  motorcu olan Ahmet Sayıl bekliyordu.Hep beraber odaya girdik.  Açıkcası ben her tarafı alçılı olarak yatan sakin birini bekliyordum. Oysaki  sadece ayağında alçı olan çocuk gibi yaramaz bakışlı dünya tatlısı birisi karşıladı.
Öyle içtendi ki sanki kırk yıllık arkadaş gibiydik. Gerçekten yaramazdı çünkü o halde bile hasta yatağını sallayarak her yöne çevirebiliyordu. Umarım ben bu yazıyı yazarken ayağa kalkmıştır.
Hastahaneden çıkışta akşam iş çıkış trafiği olduğu ve hava kararmaya başladığı için sürmek çok tehlikeli olacağından Ahmet Sayıl beni aracı ile şehir dışına kadar çıkarttı. Aslında çocuğu okuldan alacakmış sonradan yolda öğrendim, kendisine çok teşekkür ederim. Feribot’un kalkış saatine kadar Ali bey ile yemek yedik kafede oturduk bol bol sohbet ettik. Sayesinde ilk defa tv. de canlı yayına çıkmış oldum.
Bu seyahatim esnasında beni en mükemmel şekilde ağarlayan Ali Yüksek kardeşime, Kıbrıs’a tekrar gidersem mutlak görüşeceğim Sedat Avcan, Osman Emirhüseyin ve Ahmet Sayıl’a yaptıkları her şey için ayrı ayrı teşekkür ederim.
Kıbrıs’a gitmek isteyen bisikletçiler için:
-Ben deniz otobüsü yerine Akgünler’in feribot tercih ettim çünkü öncelikle daha ucuz ( son dakikada almama rağmen gidiş dönüş 90,- TL. ödedim.( 15,- TL Türkiye’de 30,- TL kıbrıs’ta liman harcı hariç ) Şayet erken alsaydım 40,-TL ödeyecekmişim. Arkadaşlarım deniz otobüsüne 220,- TL ödediler.
-Feribotta bisikletiniz ve çantalarınız güvenli bir malzeme odasına konuyor ama deniz otobüsünde bisiklet genelde sıkıntı yaratıyor.
-Şayet deniz dalgalı olursa ki dönüşte öyle oldu feribotta hiç etkilenmiyorsunuz ama deniz otobüsünde içiniz dışınıza çıkıyor perişan vaziyette iniyorsunuz.
-Kıbrıs trafiğini sakın hafife almayın başlangıçta birkaç kere herkes ters şeride geçiyor özellikle kavşaklarda ve dönüşlerde. Şöförler bisiklete hiç alışık değil kızmıyor ya da sıkıştırmıyorlar ama emniyet şeridi olmadığı için size çok yakın geçiyorlar.
-Adayı küçük olarak görmeyin gezmek için en az 3-4 gün ayırın. Dönüş biletinizi ona göre alın zaten her gün feribot yok.
-Kıbrıs’a giderken sakın pasaport kullanmayın nüfus cüzdanınız ile gidin çünkü pasapotunuzda Kıbrıs damgası olursa Yunanistan’a  veya Yunan adalarına gitmek istediğinizde çok sıkıntı oluyor.

-Karnınız acıkınca hellim peyniri ve otlarla yapılan yumurtalı pidenin mutlaka tadına bakın.

HİÇ BİR ŞEY İÇİN ÇOK GEÇ DEĞİL.

              Başlarken bir hususu belirtmek istiyorum. Aşağıda yazdıklarım ve önerilerim sadece 60 yaş üstü emekliler içindir. Gençlerin ...