ANKARA-DÜZCE 21-25 MAYIS 2014

2 nci Düzce bisiklet festivaline gitmek için Cuma yerine Çarşamba sabahı yola çıkıp pedallamaya karar verdik.Barlas,Alp ve ben , eşimin hayır duaları ile sabah erkenden hareket ettik.
Kazan'a gelmeden biraz yakıt almak için Karaköy Börekçisinde durduk.Yanımıza gelen ve otoyol polisi olan trafik polisi arkadaş otoyolu kullanabileceğimizi daha güvenli olduğunu söyleyince azarı işitecekti ama sabah sabah sinirlenmek yoktu.Dün Edirne'de bir arkadaşımız otobanda hayatını kaybetti.
Kazan'a yaklaşırken Atilla Demirhan arkadaşımızla karşılaştık.Tek başına İstanbul'a gidiyormuş.Biraz sonra köy kahvaltısı için ESKİ EV de durunca kendisi ile detaylı olarak tanıştık.Yola beraber devam etmeye hatta Düzce festivaline katılmaya karar verdi.Kızıcahamam girişinde sol tarafta bulunan benzinliğin ters şemsiye biçimindeki aydınlatmaları leylekler için çok güzel yuva olmuş ve harika bir manzara ortaya çıkmıştı.
Yan yana 10-15 tane direk ve her birinin üstünde bir çift leylek.
Saat 13 de Kızılcahamam da öğlen molası verdik ama yemek yemedik Çünkü tok karnına Akyarma'yı çıkmak benim ve Atilla için  kalp krizine davetiye çıkartmaktı.Kızılcahamam'daki fırından sıcacık Bazlamaları alıp Akyarma'yı yardırmaya başladık.
Geçen sene Ağustos ayında Bartın'a giderken kurumuş olan bütün çeşmelerden bu sefer buz gibi su akıyordu.Korkudan aldığımız sular ağırlık yapıyordu.
Zirvede mola verip sıcacık bazlama ile konservelerimizde bulunan Barbunya ve lahana sarmasını yiyip üzerine nescafemizi içtik.Bu arada Atilla ile daha fazla tanışma imkanımız oldu ve kendisini çok sevdik.Uyumlu bir yol arkadaşıydı.Önce keyifli iniş sonra çam ormanı arasında zig zaglar çizen düz bir yoldan sonra Gerede'yı gördük ama tersten esen kuvvetli rüzgar bizi bitirdi.Girişte Atilla'dan ayrıldık çünkü çadırı uyku tulumu matı yoktu yani otelde kalacaktı.Sabah 10 km ilerideki Şair Dertli'ye gelecekti.Çıkıştaki benzinlikte mola verince sahibi istersek burada kamp atabileceğimizi söyledi.
İlk defa bir benzinlik sahibi bize kamp atabileceğimizi hatta kamelyanın içine bile çadır kurabileceğimizi söylüyordu.Teşekkür ettik çünkü biz geçen seneki gibi Şair Dertli'de kalmayı planlamıştık.
Tesise vardığımızda hava kararmıştı ve bizi bir sürpriz bekliyordu.Tesis el değiştirmişti yeni sahipleri aynı zamanda otobandaki Metro tesislerini çalıştıran bir aileydi.Önce biraz çekindiler ama kabul ettiler.Kurt gibi acıkmıştık önümüze konan herşeyi anında silip süpürdük.Çay servisi gece 11'e kadar devam etti.(ücretsiz olarak).Barlas çoktan uyku moduna geçmişti bile.
Yine geçen seneki gibi Mescide uyku tulumlarımızı serip uyuduk.Ama bu seferde Barlas uyumamış muzurluk yapmaya başlamıştı.Gözlerindeki ifadeye bakarmısınız.Siyahlı olan Alp,mavili de benim. Dipteki yatak gece bekçisinin o gündüz uyuyormuş.
Canım oğlum benim yoldaşım,pedaldaşım yol arkadaşım.Alp kıskanmasın oda benim iki numara onuda çok seviyorum tabiki.Yolda bu sana hiç benzemiyor diyenlere bazen o ikinci hanımdan bazen de annesine çekmiş diyorum.Gülünce her şey anlaşılıyor.
Sabah çok erken kalkmadık (08.00 de ) çünkü 40-50 km yolumuz vardı.Tesisin sahibi gelmiş ve bize çok zengin bir köy kahvaltısı hazırlamıştı.
Yediklerimiz bize bir gün yeterdi.Bu arada Atilla'da geldi.Önüne çıkan ilk otelde yatmış.Biz keyif çayımızı içerken Alp arka tekerleğinin gevşeyen tellerini sıktı.
Her turda arka tekerleğin telleri ona şaka yapıyor nedense.Artık yokuşlar bitmişti yolumuz ya düzdü ya da inişti.Öğlen saatlerinde Bolu'ya vardık.Alp'in telleri daha sık gevşemeye başlayınca her başım sıkıştığında aradığım Oktay kardeşimden ( Aslı Bisiklet ) Bolu'da güvenebileceğimiz bir usta adı istedim.Bana Yaşar usta'yı önerdi.
Yerini gayet kolay bulduk her işini bırakıp bizimle ilgilendi ve hemen arızayı giderdi.Zorla verdiğimiz para bize ısmarladığı çayları bile karşılamazdı ama yoldan gelene gösterilen Anadolu misafirperverliğinin canlı örneğiydi.
Esas komik olan çektiğimiz fotoğrafları paylaşmak için facede birbirimizi eklemek isteyince zaten arkadaş olduğumuz ortaya çıkmaz mı bayağı güldük.Yaşar usta hem harika bir insan hem de çok iyi bir usta Bolu'ya yolunuz düşerse en azından tanışıp sohbet etmek için mutlaka uğrayın.Yolda kime sorsanız yerini tarif ediyor ama İtfaiye ile 3 M Migrosun karşısında telefonu ise 0 505-345 18 40 veya 0 374-213 69 26 . Bu arada çayı da çok iyi.
Yaşar usta dan ayrılmak zor oldu ama yağmur atıştırmaya başladı ve daha Abant'a gidip kalacak yer bulmamız gerekiyor.
İstanbul yolundan ayrılıp Abant yoluna saptıktan 2-3 km sonra sağ tarafta Korudam Cafe de yemek için durduk. Mekanın dekoru çok güzel , herşey düşünülerek zevkle yapılmış.
Sahibi Hakan bey çok beyefendi bir insan.Köftesi de güzel ama gözlemesini yemeden sakın geçmeyin.
 Yolumuza devam ediyoruz biraz ileride Ömerler köyü sapağını geçince sol tarafta Hayalim pansiyon dikkatimizi çekiyor.Atilla burada kalmaya karar veriyor biz de sabah köy kahvaltısı için 10 tl sına pazarlık edip devam ediyoruz.Biraz ileride yoldan 2 km içerde Patırna evlerinde aile dostumuz ve çok eski arkadaşımız Orhan-İnci Muhaddis'in evinin bahçesine çadır kuracağız.
Ama İnci kardeşim 3 gün önce Ankara'ya dönerken yatakları bile hazırlamış.Bekçiden anahtarı alıp eve giriyoruz.Sabah bülbül sesiyle uyanıyoruz dün konuştuğumuz yerde yani Hayalim pansiyonda kahvaltımızı yapıyoruz.Sahibi çok tatlı bir karı koca bahçedeki tavukların yumurtaları da pek lezzetli.kapanışı kendi yaptığı reçel ile yapıyoruz.Sofrada dışardan alınmış ( ekmek hariç ) hiç birşey yok. Krep bile yapmış bizim için.Yolunuz düşerse mutlaka kalın orada sahibi Basri Gökdemir Tel.0 542-327 82 91 veya 0 374-22522 86
Bisiklet çok enteresan bir alet ne kadar yerseniz yiyin bir süre sonra acıkıyorsunuz.Bolu dağından inerken İsmail'in yerine uğramadan geçemiyoruz.Buradaki yemek ve servis ile otoban üzerindeki yer kesinlikle çok farklı.
Tatlıya olan zafiyetim yüzünden çocukların kamerasına yakalandığımı anladığımda artık çok geç.Bu fotoğrafı hanım görmemeli.Neyse Barlas ile Alp'e bir daha sizinle tura gelmem derim gösteremezler.Eeee arabaya da normal yerine ultra euro dizel koyunca bir başka gidiyor.
Saat 16 gibi Düzce'ye varıyoruz
ve hiç oyalanmadan elimizdeki yol tarifine göre Kalıcı konutlar meviindeki Kent Ormanına gidip yerleşiyoruz.O gece pek gelen olmuyor.Ertesi gün saat 14 de başlıyan turda Kabalak köyü,Konuralp müzesi,Anfi tiyatro,Kırkbasak,Tarihi su kemerleri ne gidildi.
Alp'in takılan vitesini onarırken gruptan koptuk,acil durumda aranacak 3 adet acil numaraya da ulaşamayınca Kabalak köyü ve Konuralp müzesi dışındaki yerleri göremedik.Şehir merkezi turundan sonra kamp alanına geldik.
2nci gün Yığılca Hasanlar Barajı,Bekirler köyü ( öğle yemeği yedik burada ki tüm içecekler ücretsizdi)
Bababalon şelalesine gittik.
3ncü gün Cumayerine raftinge,
Dokuz değirmen köyü ve Harmankaya şelalesine gidildi ama biz katılamadık.
Çünkü 2nci gün akşamı tatsız bir olar yaşadık.Tur dönüşü çocuklar pizza yemek istediler.Pizzacının önünde kaldırımın kenarına bıraktığımız bisikletlerimize 220 promil alkollü bir emekli komiser çarpıp kaçtı.Hepsini yere devirmiş ancak Barlas'ın ve Düzce'li arkadaşımız Oğuzhan'ın bisikletinin üstünden geçmişti.
OĞUZHAN SAVAŞ

Hasarımız çoktu.Plakasını alıp ekiplere bildirince hemen yakalandı.O gece 00.30 kadar karakolda uğraştık.Şikayetçi olduk ama zararımızı almak için uzun bir süre uğraşmamız gerekiyor.Hem moralimiz bozuk olduğu için hem de Barlas'ın bisikletinin durumundan dolayı son gün yapılan etkinliğe katılamadık.
Festivalde dikkat çeken şey ikinci gün bizim yanımızda koşan ve herkesin Koşan Adam dediği Kemal Özdemir ve onun inanılmaz azmiydi.
Festival ile ilgili olarak birşey söylemek istemiyorum.Çünkü kendi sahifemde gördüğüm eksiklikleri yazınca anlamsız tepkilerle karşılaştım.Zaten festival esnasında görevli arkadaşlara ne söylesem hemen ters cevaplar alıyordum.Sadece şunu söylemek isterim aynı grup yaptığı sürece bir daha Düzce festivaline katılmayacağım.
Bu tur esnasında Düzce'de dünya tatlısı pırıl pırıl tertemiz kalpli bir genç ile tanıştım.Oğuzhan Savaş.İlk günden son güne kadar hep beraberdik.Kazada en çok hasar gören 2nci bisiklet onunkiydi.Düzce'ye yolunuz düşerse mutlaka tanışın.Son gün bizden ayrılırken gözleri öyle doldu ki konuşamadı.Canım benim.
Düzce'de bir de harika bir aile ile tanıştık.Kalıcı konutlarda Carrefour'un tam karşısında Quick pizzanın sahibi Seyfettin Çetinkaya .Gerçek bir beyefendi,beraber çalıştıkları eşi mükemmel bir hanım efendi.Telefonları 0 380-411 64 70.Düzce'den geçerseniz mutlaka uğrayıp pizzasının tadına bakın üstüne sufle yemeği sakın unutmayın.Uzun süre tadı damağınızda kalacaktır.Dünyada hala böyle insanlar varmış demekki ne mutlu.
Yine de Ankara'dan Düzce'ye pedallamak çok keyifliydi.Düzce'de başka illerden gelen bir sürü arkadaşımı görmek keyifliydi.Atilla bey gibi bir yol arkadaşı kazanmak çok iyiydi.Fatih kardeşimin karakol koşturmasında '' abi al arabayı git hiç çekinme '' demesi çok anlamlıydı.Alp ve Barlas ile yol arkadaşlığı yapmak inanılmaz zevkliydi.

Yorumlar

  1. Yolculuklar her zaman çok güzel. Ayaklarınıza sağlık keyifle okudum, yaşanan talihsiz olay dışında tabii.
    Ayaklarınıza sağlık Kaya Abicim...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

BURDUR-GÖLHİSAR TURU :

ROMANYA-2019 ( TRANSFAGARAŞAN YOLU )

YUNANİSTAN TURU: