KIŞ TURU - 2014


 Geçen sene Aralık ayında Serkan ve Nil ile tamamladığımız ( Fatih ile Kerim haklı mazeretleri nedeniyle ayrılmak zorunda kaldıkları için ) kış turumuz o kadar keyifli geçmişti ki bu sene tekrar etme kararı almıştık.Hepimizin iş ve hava durumuna göre en uygun tarih olarak 13-21 Aralık da karar kıldık. Yine aramızda aldığımız ortak karar ile Antep'ten Göksun , Ankara'dan Abdurrahman ve Bodrum'dan Cem 'de aramıza katıldılar.Düşüncemiz Akyaka'dan başlayıp bir haftada Antalya'ya gitmek.Rotayı bu bölgeyi çok iyi tanıyan Serkan hazırladı.Fatih'de hava durumunu inceleyip en uygun tarihi tespit etti.Ben de zaman zaman sakinleşen ortamı hareketlendirip heyecanlarını sıcak tutmaya çalıştım.
  Tur tarihi yaklaştıkça heyecanımız doruklara çıktı.Pazar gününü hepimiz iple çekiyorduk.ben hariç diğerleri Cumartesi sabahından Akyaka'da toplandı.13.Aralık pazar sabahı 06.30 de bende otobüsten Akyaka sapağında inip arkadaşlarımla buluştum.Akyaka çıkışında kahvaltımızı yapıp hareket ettik.Meşhur Göcek tüneline giremeyeceğimiz için rampayı tırmanarak geçtik.Bu güne kadar hep gözümde büyütmüştüm oysaki hiç de öyle değilmiş bundan sonra sanırım tünele girmem. 09.30 gibi Köyceğiz girişindeki Opete geldiğimizde Nil hazırlanmış bizi bekliyordu.Bu arada Merih'de bize biraz daha geriden katıldı ve Göcek'e kadar gelip geri döndü.Saat 15.00 gibi Göcek'de öğlen yemeğimizi yiyorduk.Birazdan hava kararacağı için fazla oyalanmadan hızlı bir şekilde alış verişi yapıp, yola çıkıp İnlice sahilinde kampımızı kurduk.
Geçen sene çakal tayfası çok olduğu için burada kalamamıştık.Bu sene sahili araç trafiğine kapattıkları ve de bekçi (ailesi ile beraber kalıyor )görevlendirdikleri için kimse gelmedi.Burası bisikletçilerin konaklaması için ideal bir yer.Deniz çok güzel,çadır yeri bol,duş ve wc ler çok temiz ayrıca şarz için priz var.bekçi olduğu içinde güvenli.sadece yiyeceğinizi götürmeniz gerekiyor.Yazın büfe açık oluyor her türlü içecek,tost ve köfte bulabilirsiniz.
   14.Aralık.Pazartesi :
   Kahvaltıyı biraz sürdükten sonra yaptık.Fethiye'ye hiç girmeden devam edip Saklıkent yolunda Karaköy'e geldiğimizde saat 14.00 olmuştu ve herkes açlıktan bayılmak üzereydi.Yemeğimizi yiyip 15.00 e kadar dinlendik.Saklıkent'te geçen sene kaldığımız yere yerleşip biraz minderlerde yuvarlanıp , çadırlarımızı kurup mangal keyfi eşliğinde balık ve köfte için masaya oturduk.
Geceye yine mangal başında şarkılar türküler eşliğinde devam ettik.Saklıkent'e yolunuz düşerse ki düşmezse de ne yapın edin düşürün mutlaka girince sağdaki tesise gidin. Çok sıcak kanlı bir karı kocanın  çalıştırdığı bu tesis her şeyi ile çok mükemmel. Bisikletçileri de çok seviyorlar .
 
Buranın özelliği hiç normal oturamıyorsunuz hep Romalı Aristokratlar gibi yatar vaziyette uzanıyorsunuz çünkü minderler ona uygun bu da pek bir rahat oluyor.
 16.Aralık.Salı:
   Gece boyunca esen rüzgar havayı serinletmiş olmalı ki 08.00 de yola çıktığımızda ısı 4 derece idi.Yolda bize eşlik eden nehir, oluşan buhar bulutundan bazen görünmüyordu. Soğuktan serkan'ın parmakları dondu Nil de yeni taktırdığı kilitli pedallarına alışamadığı için düştü.Neyse ki Pelitler köyünde kahvaltı için durunca hava ile birlikte bizde ısındık.Bakkalın masamıza getirdiği doğal zeytin çok lezzetli olunca daha sonra yemek için bir kavanoz daha aldım.O kadar ısrar etmeme rağmen parasını almadı.Öğlen Yeşilköy de akşam üstü Kalkan'daydık. sahilde sol tarafta bulunan belediye parkına çadırlarımızı kurduk.Kalkan'da çadır kurabileceğiniz en uygun yer burası. Hemen yakınında tuvaleti yanında duşlar ve önünde plajı var.Park da masa ve bank da bulunuyor.Akşam üstü ilk işim denize girmek oldu.
Aralık ayının sonunda deniz harikaydı.Çıktıktan sonra hızlı bir şekilde duş alıp giyindim.Hiç yorgunluk kalmamıştı.Bu gece ilk yemeğimizi yaptık.Hepimiz karıştığı için olsa gerek Nil'in getirdiğiev yapımı tarhana çorbası sulu, erişte lapa gibi olmasına rağmen o kadar keyifliydik ki her ikisi de bize çok lezzetli geldi.Kalkan bir dağın dik yamacına kurulduğu için bir yere gitmek istediğinizde ya çok dik bir yokuş iniyor ya da çıkıyorsunuz.
   17.Aralık - Çarşamba
  Bu gün geleneğimizi bozup kahvaltı edip öyle yola çıkıyoruz.Kestirmeden ana yola çıkmak için bayağı bir dik rampayı bisikletleri elimizle iterek aşabildik ve ana yola bağladık.
Kaputaş plajını yukarıdan seyredip hatıra fotoğrafı çekip Kaş'a geldik.Saat 12,30 .
Öğlen yemeğimizi yiyoruz çünkü önümüzde 10 km lik sağlam bir rampa var.Rampanın bitiminde mola verdiğimiz opet benzin istasyonunda verdiğimiz ortak kararla
 ana yol yerine köy yollarından Üç Ağız üzerinden Demre'ye gidiyoruz.
Çünkü gece ve ertesi gün çok yağmur yağacak.İlçe büyüklüğünde bir yerde otelde kalmak en doğrusu çünkü ertesi gün yağmur devam ederse oyalanacak bir şeyler bulabiliriz.40 liraya oda kahvaltı anlaşıp Kıyak otele yerleştik.Sahibi iyi bir insan bize her konuda yardımcı oluyor.Temizlik işlerine bakan bayan cüz i bir ücret karşılığında tüm çamaşırlarımı yıkadı.Yemekten önce aldığım sıcak duş çok iyi geldi.
   18.Aralık.Perşembe
  Gece boyu yağan yağmur sabah 09.00 gibi durdu.Bu yüzden erken kalkmadık.kahvaltıdan sonra Saint Nicholas nam ı diğer Noel Baba'nın kilisesini gezdik. Türkiye'de gördüğüm en az talan edilmiş tarihi yerdi. Sanırım yabancılar kendileri ile ilgili olduğu için orjinalliği bozulmasın diye talan edip yurt dışına kaçırmamışlar.Bu arada Serkan,Fatih ve Cem de müze kart sahibi oldular.
 
 Bugün geç çıktığımız için Finike'de öğlen yemeği yiyip Kumluca'da ana yoldan ayrılıp Mavikent, Bey konak üzerinden Papaz koyuna kamp attık.Biz aslında biraz daha ilerideki korsan koyunda kalacaktık ama hava kararmıştı hepimiz çok yorulmuştuk.Papaz koyu da çok güzeldi.
Masa, oturma bankı,W.C. ve su için çeşmeler vardı.Sadece elektrik yoktu.Gece de bizi rahatsız edecek ziyaretçilerimiz olmadı.Yemekten sonra iki ayrı ocak ile irmik helvası yaptık.Nasıldıdiye sormayın o ortamda nasıl olduğu hiç önemli değil.Birazcık soğumasını bile beklemeden çoğunu bitirdik.
   19.Aralık. Cuma:
   Bu gün de kahvaltı etmeden ufak tefek bir şeyler atıştırıp turumuza başladık çünkü yine önümüzde hatırı sayılır bir tırmanış var.Aslında bu tırmanış bir yönden de iyi oldu. Sabahın serinliğini hiç hissetmedik ta ki tepeye varıp Adrasan'a doğru uzun iniş başlayana kadar.Yolda geceden kalan nemin oluşturduğu kayma ihtimaline karşı yavaş insekde yinede üşümekten kurtulamadık. Çavuşköy'de hava birden ısındı. Burası dağların arasında çok sevimli bir köy.Hemen yanında Adrasan var.İnsanları çok cana yakın.Kahvaltı için oturduğumuz kahvede bulunanlarla bir anda samimi bir sohbet başladı.
  Fatih geçen seneki turu kayınpederi vefat ettiği için bırakmak zorunda kalmıştı.Bu sene seneyi devriyesine denk geldiği için burada bizden ayrılacak İstanbul'a gidecek iki gün sonra tekrar bize katılacaktı.Bu arada arabasını getirecek olan Kerim onun yerine bisikletini sürerek bize eşlik edecekti.Kerim'i de görecek olmak hoşuma gitti.Çünkü onu da özlemiştim.Kahvaltıdan sonra bir saat kadar daha keyif yapıp Fatih ile vedalaşarak yola çıktık.Bu arada kahvede otururken yanımızda yatan ufak tefek sarı köpek de bizimle beraber geliyordu.Bir süre sonra geri döner diye düşünüyorduk ama yanıldık.Geri gitmesi için kovalamamıza rağmen o bizimle gelmeye devam etti.Olimpos harabeleri yol ayrımında bulunan camide ben cuma namazı için kaldım.Bugün konaklayacağımız yer olan Olimpos'a 3 km kaldığı için arkadaşlar devam ettiler.Bu arada bize katılan sarı köpek de benimle kaldı.

 Ezanın okunmasına daha yarım saatten fazla vardı.abdestimi alıp bahçede sohbet edenlerin yanına gittim.Kısa bir tanışmadan sonra yanına oturduğum Paşa Bey lakaplı Trabzonlu bey sözüne devam etti.Kendisi emekli olup buraya yerleşmiş.Eşini kaybetmiş bir süre tek başına yaşamış.Üç hayırsız çocuğu hiç aramayınca Flash tv deki evlilik proğramına katılmış.O güne kadar dört hanım getirmiş evine sonra hepsini geri göndermiş.Bir sürü para harcamış ama hala akıllanmamış salı günü yine gideceğim dedi.Evden eşyalarını alıp götürenler bile olmuş.Allah akıl fikir versin.
   Cumadan çıktığımda Kerim de  gelmişti.İnce ince atıştıran yağmurun geçmesi için biraz oturup beklerken sohbet edip hasret giderdik.Bu arada bizimkilerde Kadir'in ağaç evleri diye bir pansiyona yerleşmiş bizi bekliyorlardı.Yarım pansiyon yani oda+Kahvaltı+akşam yemeği sadece 30 liraya anlaşmışlardı.Ben Kerim ve köpeğimiz arkadaşların yanına gittik.Burayı biraz anlatmadan geçemeyeceğim.Çünkü mutlaka herkesin görmesini isterim.Tamamen işe yaramaz dediğimiz ağaçlardan onların kabuklu kısımlarından veya çürük diye odun yapıp yaktığımız parçalardan yapılmış bir tesis.Mesleğim olduğu için marangoz gözüyle daha bilinçli olarak inceledim ve bayıldım.Her köşede büyük bir emek,çalışma ve zevkli seçimler var.Bir diğer husus da bu malzemeleri işlemek ve birbirine tutturmak çok zordur.  Kadir beyin kendisini tebrik ettim.





 Biraz dinlendikten sonra yürüyerek Olimpos harabelerini gezdik.Burada da bize eşlik eden köpeğimize oy birliği ile KIŞ adını koyduk. Nil burada bize katılmadı ve ona SÜRMELİ adını verdi.Olimpos harabeleri çok değişik bir ortam.Yağmurun ve sonbaharın da etkisiyle çok mistik bir havası vardı.Kendimi bir an için Yüzüklerin Efendisi stüdyosunda hissettim.ve buradan da çok etkilendim.Yani kısaca bu turda en çok etkilendiğim ve en çok beğendiğim yer Olimpos oldu.
   Akşam yemeğinden sonra Nil'in günlerdir oynayalım diye ısrar ettiği UNO isimli kağıt oyununu oynadık.Sanırım Alman'ların bir oyunu, bizim pis yediliye benziyor.Hepimiz çok sevdik.Bu arada gece boyunca içtiğimiz çay ve kahveler Kadir beyin ikramıydı. Kış da geceyi bizim odaların kapısında geçirdi.
   20.Aralık.Cumartesi.
   Bugün de yolumuz az olduğu için 09.00 da kahvaltıda buluştuk.Çadırda yatınca 07.00 de kalkarken , oda da yatınca insan 08.30 zor kalkıyor.Pansiyonun bir güzelliği de wc ve lavabonun odada olması, kalkınca duş alabilmeniz ve de  kahvaltınızın da hazır olması.Kadir beyin elemanlarının hazırladığı açık büfe kahvaltıya ilave olarak omlet standından siparişinizi de verebiliyorsunuz.Aramızda aldığımız karar gereği Kış ile yollarımızı ayıracağız çünkü onun için buradan daha güzel bir yer bulamayız.Tesisin iki köpeğiyle de çok iyi anlaştığını da düşününce.
   Hazırlanıp yola çıkıyoruz Kış ve diğer iki köpek de bizimle beraber.Olimpos çıkışında iki kişi geride kaldık diğerleri gitti.Köpekleri geri kovaladık bağırdık yalandan taş attık oyunumuz tuttu hepsi geri gittiler.Bisikletlerimize atlayıp tam gaz arkadaşlara yetiştik ama ne görelim Kış yanımızda.Antalya'da arabam olsa koyup Ankara'ya götüreceğim ama otobüs ile götüremem ki.Yaklaşık 10 km daha bizimle geliyor.Tepede ana yola çıkınca tesiste mola veriyoruz.Son defa karnını doyuruyoruz çünkü buradan sonra yaklaşık 8-9 km sağlam bir iniş var.Burada basıp ondan kacacağız.İnşallah o tesise geri döner.Düşündüğümüz gibi oldu iniş bittiğinde artık yanımızda değildi.Ben şahsen çok üzüldüm ama yapacak fazla bir şey yok.Zaten herkesin suratı asık yarın tur bitiyor ve Antalya'da herkes ayrılacak.Biraz sonra yoldan ayrılıp 2 km içeride bulunan Phaselis harabelerini gezdik.Müze kartlarımız parasını çıkarttı.Kemer'de öğlen yemeğimizi yiyip akşam için alışveriş yaparak yatların kışın karaya çekilip bakım yapıldığı Kındıl çeşme de işletme sahibi Mehmet ile çadır başı 5 liradan anlaşıp yerleşiyoruz.Gazino,Wc ve duş ( soğuk sulu ) var. Gece yemekten sonra sömine yanında oynadığımız Uno oyunu kıran kırana geçiyor.Gecenin bahtı kara yıldızı Cem.
Sıcacık şömineden sonra çadırda yatmak da pek tercih edilecek bir şey olmadı.Ama tüm sıkıntı tuluma girene kadar ondan sonra değme keyfime.
   21.Aralık. Pazar :
   Tesisin sahibi Bilal bey adam başı 7 liraya muhteşem bir kahvaltı hazırlıyor. İyi ki kabul etmişiz.Bugün de ağırdan alıyoruz.Sadece 45 km yolumuz var.Nitekim öğlen Antalya'dayız.
Merkezde Antalya yazısında hatıra fotoğrafı çekip yemeğe gidiyoruz.Yemekten sonra da vedalaşıp ayrılıyoruz.
   Çok keyifli bir turu daha bitirdik. Yaklaşık 500 km pedalladık. Tam 8 gün 7 gece hep beraber olduk. Nazarlardan uzak aramızda hiç tartışma olmadı ,kimse kimseye küsmedi , kimse turu terk etmedi . Aramıza yeni katılan arkadaşlarımızda bir birinden değerli insanlardı.Darısı diğer turların başına.
 










Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

BURDUR-GÖLHİSAR TURU :

ROMANYA-2019 ( TRANSFAGARAŞAN YOLU )

YUNANİSTAN TURU: