KAUNOS-2 BİSİKLET BULUŞMASI-KÖYCEĞİZ 13-14-15 EYLÜL 2013

Her tur öncesi bedenimi komple saran heyecan dalgasından kurtulmayı ben de pek istemediğim için her şeyi koyverdim.Günler öncesinden hazırladığım yol arkadaşım Efe ile beni , oğlum Barlas sağ olsun Aşti'ye kadar bıraktı
AŞTİ'de bekleyiş
.Muavin otobüsün bagaj kapaklarını açarken bir yandan da bana ön tekerini sökmem gerektiğini hatırlatınca '' Ben sana başka bir güzellik yapacağım ''dedim.Şaşkın bakışlarıyla beni süzerken bagajımı boşaltıp bisikletimi katlayıp otobüsün bagajına yerleştirdim.Devrilmesin diye yanını da heybe,mat vs gibi eşyalarımı da yanına koydum.
-Hah işte ,keşke hepsi böyle olsa dedi.Ben de boşa heveslenme çeşit çeşit bisiklet var önemli olan sizin her araçta en azından üç adet bisiklet almanızdır dedim.Anlamamış bakışları ile orada bırakıp yerime oturdum.Otobüsün kalkma saati geldiğinde ben yaşlarda bir hanım gelip şöföre yaşlı annesini beklemesini rica etti.
Otobüs bagajı
Biraz sonra yaşlı ve aksi yüzlü bir bayan söylene
 zar zor iki kişinin yardımıyla araca bindi ve hareket ettik.Afyon Kolaylı tesislerinde 30 dakika mola verdi.
Son dakikaya kadar yerinde oturan teyzem aşağı inip lokanta bölümüne doğru gitti.Herkes yerini aldı otobüs hareket edecek teyzem sipariş ettiği yemekleri bekliyor.Muavin yanına gidip durumu anlatınca ''Ne yapayım beklesinler yarım saat daha '' gibi çok pişkin bir cevap vermiş.Yanındaki kızı çok kibar sürekli özür diliyor.Neyse sonunda ikna edildi ve hareket ettik.Sabah 06 da Fethiye'deydim.Önce vücudumun uyanması için (aslında sabaha kadar gözümü kırpmamıştım ama) uzunca bir şehir turu attım.sahilde şirin bir cafe de kahvaltımı yaptım.
Fethiye'de bisiklet yolu
İnlice koyu
 Köyceğiz'e kadar yaklaşık 70 km yolum vardı.Yani çok aceleye gerek yoktu.Saat 9.00 gibi yola koyuldum.Hemen çıkışta peş peşe iki hatırı sayılır rampa ve inişten sonra düz sayılabilecek yol ile sağda İnlice kasabası ve solda İnlice koyuna geldim.Yola çıkmadan bilgisine başvurduğum değerli arkadaşım Nil'in tavsiyesine uyup burada denize girerek yolun tüm yorgunluğunu üzerimden attım.Kıyıda güzel bir gazino arkasında soyunma kabinleri,duş ve tuvaletler ve en arkada çadır yerleri var.Sakin,denizi temiz bir koy.Kafa dinlemek için ideal bir koy.
Kısa bir rampanın sonunda Göcek'e geliyorsunuz. Burası yatların cenneti resmen.Kendinizi Fransa ya da İtalya'nın bir sahil kasabasında zannediyorsunuz.Her taraf pırıl pırıl,insanlar birbirlerine hep selam veriyor,sokaklar sessiz, lokanta ve cafelerdeki personel son derece kibar ve saygılı.Saat 13'e geliyor karnım iyice acıktı ancak hava çok sıcak olduğu için hafif yemem lazım omlet,sigara böreği,ayran ve salata bugünkü menüm. Burada bir gece yatmak isterdim ama şu an için imkansız belki başka sefere. Göcek'ten sonra tünele kadar sıkı bir rampa var.Ancak tünele bir kilometre kala solda ormanın içinde salaş bir kır kahvesi var. Burada durup mutlaka bir bardak çay ve bir bardak buz gibi kara dut suyu için her ikisi de  bir lira.
Göcek marina
Eveeet geldik en önemli yere.Yani tünel geçişine .Bu tünelden bisiklet ile geçmek yasak. Çok dik bir rampa ile dağı aşmanız gerekiyor.Bu da sizin için yaklaşık iki saat ve aşırı yorgunluk anlamına geliyor.Fethiye tarafından gelirseniz bir avantajınız var kontrol yok.
Hiç beklemeden tünele dalıyorum ama oda ne tünel tek gidiş tek geliş, emniyet şeridi sıfır,ışıklandırma çok zayıf üstelik te paralı.
Hemen kaldırıma çıkıp bisikletimi elime alıyorum ve tüneli yürüyerek geçiyorum.
Tabi ki çakarlarımı da yakarak.Beni kameralardan takip eden güvenlik görevlileri ellerini ovuşturarak çıkışta bekliyorlar.Ama ben de hazırlıklıyım.Kısa bir ''tünelden bisikletle geçmek yasak görmediniz mi size ceza yazacağız'' muhabbetinden sonra ben sözü alıp girmeseydim sıcaktan düşüp bayılacağımı zaten sürmeyip yürüyerek geçtiğimi ceza keseceklerse kesmelerini ama öncesinde tansiyonumun normale dönmesi için bana serin bir yerde çay ve su ikram etmelerini söyleyince içeri buyur ettiler.
Buradan sonra çok keyifli bir iniş ve dümdüz bir yol ile Köyceğiz'e ulaşıyorsunuz
.Bu arada yolda sıkça rastladığınız taze sıkma meyve suyu satıcılarına dikkat bardağını ya da küçük pet şişesini 5 liradan satıyorlar.Bardaklara özellikle dikkat edin çünkü alt kısmı yarısına kadar kalınlaştırılmış,yani bir bardak diye yarım bardak içiyorsunuz
 Kamp alanına gidince fırsat bulamayacağımı düşünerek akşam yemeğimi saat 06 olsa da Köyceğiz'in girişinde ki Antep'linin yerinde yedim.Tavsiye ederim dürüm 5 lira, su 50 kuruş, kola 1,50 ve ayran 1 lira.Dürümü çok lezzetli.Karısı ve kızları ile çalıştıkları için her şey çok güzel. Yandaki krokiyi takip ederek elimle koymuş gibi kamp alanını buluyorum.Bu tür etkinlikerin en keyifli anı olan dostlarla karşılaşıp kucaklaşma anı kayda değer.
Serkan'ın getirdiği yeni çadırımı teslim alıp hemen kurma ve yerleşmeye başlıyorum.Eskisi de çok iyiydi ama iç yüksekliği 70 cm olduğu için içinde hiç bir şey yapamıyordum. Yenisi 120 cm. yani içinde çok rahat üstümü değişebilirim.Yatınca başım ile tavan arasındaki mesafe daha fazla olduğu içim de daha rahat uyuyorum.Bu gece erken yatacağım çünkü dün gece hiç uyumadım sonra da gün boyu pedalladım.Yarın da çok yorucu bir gün olacak.
13.EYLÜL.2013
Köyceğiz adını aldığı Köyceğiz gölünün kuzeyinde kurulmuş narenciye bahçeleri ve ormanların arasında kalmış saklı bir cennet. Göl ,dalyan mevkiinde bir kanal ile Akdeniz'e birleşiyor.Mavi yengeç,dağ keçisi,Nil kaplumbağası,Caretta Caretta lar bölgenin en önemli hayvanları.
 Sabah 7,30 da Kaunos Otelde açık büfe kahvaltıdan sonra  9,30 da hareket ederek 12 gibi Sultaniye kaplıcalarına geldik.Burası şifalı kaplıcaları ve çamur banyosu ile tanınıyor.Kaplıca suyu radon değeri açısından dünyada birinci sırada geliyor.İçerdiği mineraller bakımından türkiye'de birinci dünyada ikinci geliyor.Çamur banyosuna giren insanların görüntüsü çok komik oluyor.
Çamur insanlar
 Saat 13 gibi buradan ayrılıp Kaunos harabelerine gittik.Ben pek meraklı olmadığım için  harabelere girmedim ama gezen arkadaşları bekledik.Bu arada sakın birşey içmeye kalkmayın fiyatlar bayağı uçuktu.Daha sonra aşağı sahile indik, burada bizi 3 adet tekne bekliyordu.Önce teknelerin mutfağında hazırlanmış nefis balık,köfte,makarna,salata ile karnımızı doyurduk.
Bisikletleri de teknelere yükleyip dönüşe başladık.Yüzmek için durduğumuz koyda suyun deniz suyu olmadığını unutup çivileme atlayınca dibe indim.Aşağıda aklım başıma gelince tüm gücümle kendimi yukarı itekleyerek suyun yüzüne çıkabildim.Göl suyu olduğu için kaldırma kuvveti yoktu.Tekrar yola çıktığımızda üç tekneyi birbirine bağlayıp kenardaki iki teknenin motorlarını stop edip gidişimiz görülmeye değerdi.Ortada ki teknede çalan müzik hepimizi coşurdu ama en çok Hollanda'lı Han,Bursa'lı Yakup Kabakoğlu'nu ve Kevser'i hareketlendirdi.Gerçekten acaip eğlendik.Gece Kaunos otelde yemeğimizi yedikten sonra bir grup kamp alanında gitar ,saz ve tambur eşliğinde eğlenirken bir kısmıda sahildeki cafelere dağıldı.
14.Eylül.Cumartesi                                                        
Kaunos otelde açık büfe kahvaltının ardından 9.00 da pedallara yüklenip önce Köyceğiz köyüne sonra Dalyan'a geldik
.Burada yarım saat dinlendikten sonra caretta carettaların yumurtalarını bıraktığı ve aynı zamanda Köyceğiz gölünün deniz ile birleştiği yer olan İztuzu sahiline geldik.Önce öğle yemeğini yedik sonra denize girdik.Deniz uzunca bir süre derinleşmiyor yani yüzmek için çok keyifli değil.Dönüşüyine aynı yoldan yaptık.Gece kamp alanında yine eğlence vardı .
15.Eylül-Pazar
Bu sabah kahvaltıda önceki sabahlara göre herkes daha bir durgun nedense.Son gün olmasından ve böylesi eğlenceli bir turun bitecek olmasından olduğunu düşünüyorum.Her sabah olduğu gibi saat 9,00 da hareket ediyoruz.
Yuvarlak çay
Köy yollarından geçip 20 km sonra Bey obası köyü nden geçip pınar köyünde Yuvarlak çayın kenarına kurulan tesiste yemek molası verdik.menüde birbiriyle lezzet yarışına girmiş kiremitte alabalık ve kiremitte köfte vardı. Yemeği beklerken 12 derece sıcaklıktaki çay suyuna girdik.Yüzmek istiyordum ama su öyle soğuktu ki insan nefes dahi alamıyor.Ancak nedense insan çıktıktan sonra tekrar atlıyor buz gibi suya.Yemekten sonra dönüş başlıyor. Bisikletlerimizdeki ufak tefek  arızaları gidermek için bisikletçi Tarkan'a uğradık.Geceyi burada geçireceğimiz için acelemiz yoktu. Tarkan'ın odun ateşi ile semaverde yaptığı çayı yudumlarken  oraya gelen
Turgut Doğan
Turgut Doğan isimli vatandaş enteresan bisikleti ile geldi.2007 model kırmızı renkli Bisan marka bisikletinde ön maşa amortüsörlü, selesi yay takviyeli , jantlar ve göbekler özel idi.Kendi ifadesine göre bagajına inşaat malzemeleri yükleyip taşıyordu.Akşam yemeği için Köyceğiz'e ilk geldiğim akşam dürüm yediğim Antep'linin yerine gittik. Kaunos bisiklet etkinliği bitmiş hemen hemen herkes dönmüştü ancak Ankara'dan Atalay Yumul,İstanbul'dan Bülent Yamaner , Afyon'dan Aykut Sığındık ve ben geceyi Köyceğiz'de geçirip sabah Akyaka'ya gitmeye karar verdik.Yemekten sonra kamp alanına geldiğimizde bizim gibi kalan yaklaşık 10-15 çadır daha vardı.
Sabah kahvaltımızı 10 Lira karşılığında Kaunos otelde yaptık.Eşyalarımızı toplayıp yola çıktık.Akyaka'da önce çadır başı 15 liraya pazarlık ettiğimiz orman kampına yerleşip
Akyaka Orman kampı
sonra tanesi 5 liraya teknede ekmek arası balık yedik.Kampın önünden denize girip yorgunluğumuzu attık.Akşam yemeğinde kampta karpuz , peynir , domates,salatalık ile ziyafet çektik. O gece çok güzel yağmur yağdı. Çadırda yağmur sesi ile uyumak çok keyifli oluyor.  Ertesi gün Aykut Afyona dönmeye karar verdi. Bülent'te eşi geleceği için otele çıkacaktı bu yüzden kahvaltıdan sonra vedalaştık biz de Atalay ile Akbük koyuna doğru yola çıktık. Yaklaşık iki saatlik pedallama ile şahane Akbük koyuna vardık. Burada deniz 3-5 metre sonra boyu geçiyordu. Duş almaya gidince iki turcu ile tanıştık.Mehmet Ali Kanbur Ankara'lı bir bisikletçi. Rize'den başlayıp sahilleri geze geze Mersin'e gidiyor. Yanındaki arkadaş Anamur'lu, enduro moturu ile yollara düşen Sümer Sönmez Akbük'te tanışmışlar. Sohbet çok keyifli ama birazdan hava kararacak bu yüzden vedalaşıp yola koyuluyoruz.Akyaka'ya vardığımızda hava kararmıştı.Yemekten sonra iki akşamdır bizi bırakmayan Serkan ile buluşup sohbet ediyoruz.Daha sonra bize Feyyaz'da katılıyor.
18.Eylül.Çarşamba
İkimizde çok isteksiz kalkıyoruz. Geçen her dakika bizi biraz daha ayrılık saatine yaklaştırıyor.Sıcak poaça ve böreklerimizi bir kahvenin taze çayı ıle buluşturup midemize indiriyoruz.Nihayet ayrılma vakti.Vedalaşıyoruz ben otobüs ile Ankara'ya Atalay pedallıyarak Aydın'a doğru yola çıkıyor.Böylece bir güzel tur daha sona eriyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BURDUR-GÖLHİSAR TURU :

ROMANYA-2019 ( TRANSFAGARAŞAN YOLU )

YUNANİSTAN TURU: