KAYSERİ - ANTALYA TURU ; EYLÜL-2023

   


    2023 senesinin kapanış turunu yapmak Eylül ortalarına kısmetmiş. Bisiklet turlarından arkadaşım İsmet Şeker'de dahil olunca daha keyifli oldu. Yolda iki kişi olmak her zaman iyidir. Gerçekten şeker tadında bir tur yaptık. İsmet motosikleti Kuba Prince 50. CG tarzında bir makine olup 150 cc.ye yükseltilmiş. Benim motoru zaten biliyorsunuz 110 cc.ye dönüştürülmüş Yuki Gusto 50 marka bir Cub makine.

   


   Beraber oluşturduğumuz tur rotamız Kayseri'den başlayacak iç Anadolu'dan Antalya'ya kadar devam edip sahilden geri dönecek şekilde planlandı. Yağmurun ara verdiği haftayı seçip startı verdik.

   09.Eylül.Cumartesi :

   Ben Tisan'dan hareket edip Silifke, Erdemli, Ayrancı yoluyla Ereğli'ye geldim ( 265 km. ).


   Erdemli'den Toroslara tırmanıp, biraz tenha ama benim çok beğendi- ğim Erdemli-Ayrancı yolu ile önce Ayrancı'ya devamında Ereğli'ye vardım. 105 km. olan bu yol önce tatlı tatlı Toroslara tırmanıyor zirveye vardıktan sonra 60 km. düz ama biraz tenha olarak devam ediyor. İsmet dönüşte bu yolu kullandı ama çok tenha olduğu için hiç sevmemiş. Ereğli'de ( Konya - Ereğli ) bisiklet turlarından dostum olan Metin Helimoğlu'na misafir oldum. Metin bu yaz başında 2 arkadaşı ile Helsinki'den başlayarak Norveç'in en kuzeyinde bulunan Nordcape'e bisikletiyle gitti. Akşam kendisinden zorlu ve maceralı yol anılarını dinlemek çok zevkliydi. Nordcape yolu özellikle bisiklet için çok sıkıntılıdır. Ben neredeyse iki kere hipotermiye giriyordum. Onlarda yaz başı olmasına rağmen tipiye yakalanmışlar ve donmuşlar. Ancak muhteşem doğa, olağanüstü manzaralar tüm sıkıntıları unutturuyor tekrar gitmek istiyorsunuz.

   10.Eylül.Pazar :

   Aslında zorlarsam bir çıkışta Tisan'dan Kayseri'ye gidebilirdim,( 513 km. ) ancak hiç mola vermeden sabah çok erken başlayıp akşama kadar motor sürmem gerekecek. Oysa ben bu turlarımı keyif için yapıyorum bu yüzden yolu ikiye böldüm. Dün 265 km. yapmıştım ama bugün rotam daha kısa (248 km.) ve Ulukışla, Niğde, Yeşilhisar'dan geçip 15.00 de Kayseri'ye geldim. İsmet ile şehrin girişinde Metro Gross markette buluştuk. İsmet hem çok iyi bir ev sahibi hem de çok donanımlı bir rehber. Aşağıda saydığım yerleri detaylı bilgi vererek gezdirdi.

   - Hacı Kılıç camisi ve medresesi

   - Gevher Nesibe tıp tarihi medresesi

   - Sahabiye ve Hunat hatun medreseleri

   - Kapalı çarşı , Kazancılar çarşısı ve kadınlar çarşısı

   - Atatürk evi, Taş mektep, Askeri hastane ( Acıbadem hastanesi )

   - Hava ikmal uçak fabrikası ve teknik okulları

   - Eski Talas Mahallesi ve Ali Saip Paşa Caddesi

   - Cemil Baba evi,Tavukçu Mahallesi

   

   Hepsi birbirinden güzel ve kıymetli olan bu değerlerimizin korunmasının yanında pek çok tarihi mahallenin yıkılıp ( molozları ortada bırakılmış ) boş alan halinde terk edilmiş olduğunu görmek beni çok üzdü. Özellikle Cumhuriyetimizin en önemli değerlerinden Uçak Fabrikasının ve yan kuruluşlarının yıkılıp Tayyip Erdoğan millet bahçesi yapılması ne kadar gerekli olabilir yorumu size bırakıyorum. Harpten çıkmış tükenmiş bir ülke olarak uçak fabrikası kurup bir de bunları yurt dışına satmak olağanüstü. Avrupa'nın pek çok yerini gezdim gördüğüm tek tarihi yapı kilise ve Old Town dedikleri şehirlerin eski mahalleleri. Bizimle aradaki fark hepsinin orijinal haliyle korunmuş olması. Biz ise yıkmaya yok etmeye meraklıyız. Bunun yerine restore edip koruyabiliriz. Örnekleri Ankara Kalesinde ve Hamamönü mahallesinde, Beypazarı'nda, Safranbolu'da ve pek çok yerde var. Denizi ya da Tarihi kalıntıları olmayan Beypazarı veya Safranbolu'nun turizm geliri, konakları ve yapıları sayesinde değil mi ? Kayseri'de yıkılan mahallenin aynısı Tarsus'da korunmuş. Umarım Kayseri'de gezdiğim diğer yerler korunur.

   Kayseri'nin gezilecek yerleri kadar yemekleri de çok ünlü. Gurmeler tarafından Youtube'da bununla ilgili bir sürü çekimler paylaşılmış. Akşam evde ilk defa tadına baktığım çok değişik bir Kayseri Mantısı yedim.

   11.Eylül.Pazartesi : 

   Bundan 22 sene önce bugün ( 2001 senesinde ), Amerika'da, 19 terörist hariç 2.977 kişi yaşamını yitirdi. 2003 yılında Amerika Irak'a girip 45.000 kişiyi öldürdü. Herkes neyin neden olduğunu gayet iyi biliyor.      Kahvaltımızı yapıp evden ayrıldık. Hisarcık, Melikgazi yolundan Erciyes kayak merkezine çıkıp Orduevinde mola verdik.


   Zirveden Develi'ye indik. Meşhur Develi cıvıklısı için saat çok erken olduğu için tatma işini başka sefere bırakıp Sultan Sazlığı'na geldik.




Böylesi güzel bir doğal park ancak bu kadar kaderine terk edilebilir. Yeşilhisar'dan Soğanlı köyüne geldik. Yol kenarında evi olan bir hanımdan oyuncak bebekler aldık.
 


  

   Yöredeki kadınların yaptığı bu bebeklerin gövdesi kurumuş asma dallarından, yüzü ceviz kabuğu veya gazoz kapağından, elbisesi de elde kalmış artık kumaş parçalarından yapılıyor. Bir bebek diğerine asla benzemiyor ve Unesco tarafından Dünya mirası kapsamında  koruma altına alınmış. Bu arada tipik peri bacaları şekilleri ve mağara evleri Soğanlı köyü girişinde başladı. Buradan sırayla Mustafa Paşa, Ürgüp, Ortahisar, Uçhisar, Göreme, Avanos ve Nevşehir'i gezdik.


Hem motorlu olduğumuz hem de zamanımız az olduğu için biraz hızlı hareket ettik ama daha sonra tekrar gelip en az 2-3 gün ayırıp detaylı dolaşma kararı aldık.


   Nevşehir orduevi müdürü İsmet'in çok eski arkadaşı, beraber akşam yemeği yedik. Hava kararmaya ve yağmur da başlayacağı için Gülpınar köyünde en güvenli yer olduğuna karar verdiğimiz ( muhtara da haber verip, geçici olarak kapalı olan ) camide yattık. Çadır kurmadık çünkü gece yağmur vardı.

   12.Eylül. Salı :

    Sabah bize çok yardımcı olan bakkala teşekkür edip Gülağaç'a geldik. Merkezdeki parkta , çay ocağından çayı, fırından sıcacık ekmeği alarak  kahvaltı yaptık. Üstüne Türk kahvemi de içtim. 

   İsmet önceden Belisırma köyü muhtarı Hasan Hüseyin Yeşildal ile görüşüp bize kalacak yer ayarlamıştı ancak havanın kararması, yağmur ve yorgunluk birleşince Hasan beye haber verip Gülpınar'da yattık. Kahvaltıdan sonra motorlara benzin alıp Belisırma'ya geldik. Muhtar bir yere gitmişti arayıp tekrar teşekkür edip Ihlara'ya doğru yola çıktık. Ihlara vadisi kanyon şeklinde ortadan Melendiz çayı akıyor. Vadi boyunca yürümeyi de ileriki bir tarihe bırakıp Yılanlı Kiliseyi ziyaret ettik. Bu bölge için bir hafta ayırmak gerekli bence. Hani çocuğun önüne çeşit çeşit oyuncak, şeker, çikolata koyarsın hangisine öncelik vereceğini şaşırır ya burasıda öyle bir yer görüyor bayılıyorsun bir sonraki ayrı güzel daha sonraki de daha bir başka güzel. Vadi boyunca kıyıdaki patikada yürürseniz tarihi kaya kiliseleri ve kaya mezarları görüyorsunuz.


   Biraz daha ilerleyip köprüye gelmeden sağdaki Vadi başı Tesislerinde sunumlu Türk kahvesi içtik.


   İsmet hesabı ben ödeyeceğim demese cüzdanını düşürdüğünü fark etmeyecektik. Her yere aradı ama bulamadı. Geldiğimiz yola bakarak geri dönmeye karar verdik. İsmet önde ben arkada en son para ödediğimiz benzin istasyonuna kadar gittik ( yaklaşık 19 km.) ama orada da yoktu. Yapılacak tek şey Kayseri'ye dönmekti çünkü parası, kimlikleri ve tüm kartları gitmişti. Tam bu anda Hızır baba yine yetişti ve İsmet'in telefonu çaldı. Arayan Belisırma köyü muhtarıydı ve cüzdan elindeydi. Biz daha önce Belisırma'dan geçerken mola vermiş birer soda içmiştik. O arada cüzdan bakkalın tezgahında kalmış, muhtara vermişler o da kendisinde İsmet'in numarası olduğu için arayıp haber verebilmiş. Aslında biz geri giderken o köyden geçtik ,hatta arkamızdan seslenmişler ama duymadık.

   Ilısu, Çardak, Ömer Halis'in köyü olan Çukurkuyu'da mezarını ziyaret edip Kızılca'dan Ereğli'ye geldik. Bu arada yol üzerinde çok büyük ve tamamen ihracata çalışan modern çiftlikleri gördük. Bir tanesinin kuruluşunda İsmet'in de büyük emekleri varmış. Ereğli'de bir kere daha Metin Helimoğlu'na misafir olduk. 

   13.Eylül.Çarşamba :

   Bugün yola çıkmadan önce Metin'in ereğli dışındaki bahçe evinde kahvaltı yaptık. Sonra da benim motorun garanti kapsamındaki zorunlu bakımını yaptırmam gerekiyor. Dün akşam yetkili servisin yerini tespit edip sabah için randevu aldım. Sabah 09.00 da açarım diyen Murat usta 10.30 da geldi ve hiç bir şey demeden işe başladı. Oldukça aksi ama bir o kadarda iyi bir usta bu yüzden işine hiç karışmadım. Ancak finalde motora 1 litre yağ koydu oysaki 800 cc. koyması gerekiyordu. Ne kadar ısrar ettiysem kabul etmedi bende üstelemedim. Yola çıkmadan bir yerde durup 200 cc. yağı geri çekerim artık. Yola böyle devam edersem motor aşırı ısınıp bir yerlerden yağı atacaktı. İsmet'in koruma demirini tamir ettirmek için sanayideki demirciye gittik. Onu beklerken, eczaneden aldığım enjektörle fazla yağı geri çekerken enjektörün ucundaki iğne motorun içine kaçıp gözden kaybolmaz mı? Haydaaa. İsmet yine hızır gibi yetişti ve seyyar parçacıdan ucu mıknatıslı tornavida alıp yağ konan yerden içeri soktu. Bir kaç denemeden sonra iğneyi yakalayıp çekti aldı. Çok iri bir balık yakalarsınız ve suyun içinden size doğru gelirken nasıl sevinirseniz yağın içinden gelen iğne görününce bende öyle sevindim. Çok ucuz atlattık çünkü iğneyi çıkartamasaydık motor çalışınca içindeki dişlilere veya başka yere zarar verecek ve yolda kalacaktım. Motoru çalıştırmadan bir kamyonetle ustaya gidip motoru komple dağıttırıp iğneyi çıkartacaktık. Usta işine müdahale ettik diye elini sürmeyebilirdi veya yüklü bir para isteyebilirdi. Bu arada sıfır motorun dağılıp toplanması da cabası. Gerçekten çok ucuz atlattık.

   Ereğli'den Ayrancı'ya kadar rüzgarı yedikçe ancak kendimize geldik ve Ayrancı'da iyi bir ziyafet çektik. Proğrama göre bu gece Taşkale'de muhtarın bize ayarladığı misafirhanede kalacaktık ancak Karaman yolundan Taşkale'ye saptıktan sonra yaklaşık 20 km.lik yol o kadar kötüydü ki hem moralimiz bozuldu hem de motorlarımız çok etkilendi. Oysa ben bu yoldan 2 sene önce geçtim yine böyleydi ama başlangıcında görüştüğüm karayolları ekipleri en kısa sürede bitireceklerini söylemişlerdi. İnsaf 2 senede bir cm yol yapmamışlar. Bilsem asla girmezdim. Taşkale'ye gelince hem moralimiz bozuktu hem de çok yorulmuştuk. Bir arkadaşımın tavsiyesi ile Karaman Karayolları Misafirhanesini arayıp yer ayırttık. Taşkale ve Manazan mağaralarında fotoğraf çekip Karaman'a gelip misafirhaneye yerleştik.

   14.Eylül. Perşembe :

   Bugün için rotamız hem keyifli hem de rahat. Karaman çıkışında Shell istasyonunda kahvaltımızı yapıp Güneyyurt, Bozkır, Seydişehir üzerinden Akseki'de öğretmen evine geldik.

   15.Eylül.Cuma :

 


   İbradı, Ormana, Altınbeşik mağarasını gezip Manavgat'a indik. İsmet, İbradı ve Ormana'ya son günlerini burada geçirmeyi isteyecek kadar çok bayıldı. Benim ikinci gelişim olduğu için bu defa rehberlik bana düştü. İsmet'in Altınbeşik mağarasında katıldığı bot turundan dönüşü gerçekten görülmeye değerdi. İçeride yaşadıklarını nefes bile almadan anlatmaya başladı. Oysa ki Ormana ile mağara arasındaki yol oldukça virajlı ve uçurumlu olduğu için hiç gitmek istemiyordu. Manavgat'ta pide yedikten sonra birbirimize veda ettik. İsmet Antalya'ya abisini görmeye gitti ben de konaklama Manavgat bölgesinde çok pahalı olduğu için Akseki Öğretmen evine döndüm. Akşam üstü Gölhisar'dan arkadaşım Mehmet Ertürkmen ve yeğeni ile beraberdik. 

   16.Eylül.Cumartesi :

   Bugün İsmet yine Antalya'da olacak bu yüzden bende Tınaztepe mağaralarını gezeceğim. Burası Seydişehir - Alanya yolu üzerinde Türkiye'nin en büyük, dünyanın üçüncü büyük mağarası.



   Asıl uzunluğu 22 km, ancak gezilebilen bölümünün uzunluğu 1.580 m. En sonundaki 65 m.lik iniş hariç tamamen düz olarak ilerliyorsunuz. Hepsini yürüyemem diyordum fakat içi o kadar güzel ki biraz daha biraz daha derken sonuna geliyorsunuz. 

   Buradan Seydişehir'e indim, dik ve uzun bir rampa çıkarken bir yandan da Seydişehir'in güzelliğini seyrediyorsunuz. Derebucak üzerinden tekrar İbradı'ya geldim.


   Yol İbradı'ya dönmezseniz Manavgat-Antalya arasına iniyor ve çok güzel. Düğme evleri ile meşhur olan İbradı gerçekten muhteşem bir yer, insanları çok sakin ve misafirperver. Ne zaman gitsem ayrı hayran oluyorum. Akşam yine Akseki öğretmen evinde kaldım.

   17.Eylül.Pazar:

   Bugün turun son günü. İsmet Antalya'dan ben Akseki'den çıktım ve Manavgat- Alanya arasında sahilde buluşup kahvaltı ettik.


   Devamında Alanya, Anamur, Bozyazı, Aydıncık üzerinden Tisan'a geldik. İsmet bir gece misafirimiz oldu ve yarın Kayseri'ye dönecek.

   Sonuç olarak İsmet ile 9 günde 2.200 km yol yaptık. Kah yorulduk, kah üşüdük, kah heyecanlandık ama sonunda hep çok güldük, çok eğlendik. Fazlasıyla zevkli, anılarla dolu ve keyifli bir tur oldu . İsmet emekli Silahlı Kuvvetler mensubu ve sınıfı Jandarma olduğu için uzun yıllar karakol komutanlıkları yapmış dolayısıyla yolda jandarmalardan hep destek aldık. Bu turun asla unutulmayacak iki anısı 

1- İsmet'in yolda unuttuğu cüzdanı 

2- Benim motora enjektör iğnesi düşürmem olacaktır.

   Her ikisinin de olumsuz sonuçlanması turun orada sona ermesi demekti.

   Cüzdanı bulamasaydık beraber Kayseri'ye dönecektik.( beraber dönecektik çünkü İsmet'in ne kimliği vardı ne de parası ) Ben de Tisan'a geri dönecektim.

   Motordan enjektör iğnesini çıkartamasaydık ya Ereğli'de ya da kamyonet tutup Kayseri'de motoru dağıttırıp sonra toplatacaktık. Bu durumda huzursuz olacağım için otobüse binip geri dönecektim.

   Neyse ki ikisi de olumlu sonuçlandı ve çok güzel bir tur yaptık.

      

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BURDUR-GÖLHİSAR TURU :

ROMANYA-2019 ( TRANSFAGARAŞAN YOLU )

YUNANİSTAN TURU: