MELİKLER YAYLASI TURU - MAYIS 2021

 

   Bugüne kadar bisikletimle yaptığım uzun turlarıma neden motosikletim ile devam edeceğimi '' NEDEN 50 cc.lik CUB MOTOR ALDIM '' başlıklı yazımda anlatmıştım. 10.00 ile 14.00 saatleri dışında sokağa çıkma yasağı kaldırılınca kendime kısa bir rota çizmeye karar verdim. Bu kısa turumda amaç öncelikle motorumu ve motor turculuğunu tanımak olacaktı çünkü bildiğiniz gibi aldığım motosiklet hemen hemen herkes tarafından sadece şehir içinde kullanılıyor. Motosiklet uzmanları da youtube videolarında aynı görüşü paylaşıyor, saygı duyarım. 
    Günümüzde gezginler motorlu araçlarla,bisikletle,hayvanların çektiği arabalarla veya yürüyerek gibi pek çok şekilde seyahat ederek dünyamızı geziyorlar. Benim tercihimde 50 cc.lik motosiklet oldu haydi hayırlısı.
   Çok beğendiğim ve takdir ettiğim bisikletçi ve turcu arkadaşım Oktay Kavlak geçen sene İç Anadolu ve Batı Akdeniz bölgesinde kızı ile birlikte keyifli bir tur yapmıştı. Oktay uzunca bir süre Eğirdir bölgesinde görev yaptığı için özellikle dağlık bölgeyi çok iyi biliyordu. Ricamı kırmayıp benim içinde muhteşem bir rota çizdi.
OKTAY KAVLAK İLE ROTA ÇALIŞIYORUZ

Özellikle Melikler Yaylası'nın üzerinde çok durdu. Bu turda bende orayı o kadar çok beğendim ki turun adını Melikler yaylası Turu koydum. Çok teşekkürler Oktay. 
    24.Mayıs.2021 Pazartesi sabahı eşimin arkamdan döktüğü su ve hayır duaları ile Taşucu , Tisan'dan yola çıktım. Taşucu, Silifke, Uzuncaburç, Kırobası, Mut üzerinden öğleden sonra Ermenek'e geldim. Silifke'den sonra Mut'a kadar çoğunlukla rampa olan yolun tamamı iki arabanın geçebileceği kadar ama asfalt. Çam ormanları ile kanyon ve vadilerden geçiyor bu yüzden manzaraya doyamadım ve sık sık durup seyretmekten de kendimi alamadım. Öğle saatlerinde Mut'a vardım. Yemek yeme yerleri sadece paket servisi yaptığı için bir şeyler alıp devam ettim. Ermenek yoluna saptıktan bir süre sonra uygun bir yerde durup karnımı doyurdum. Bu arada yanıma gelen motorlu genç ( Konya Selçuk Üniversitesinde okuyormuş ) ile sohbet ettik, canım Anadolu insanı beni annesi ile yaşadığı yakındaki evine davet etti ancak ben Ermenek'de yerimi ayırtmıştım. Teşekkür edip yoluma devam ettim. 
   Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan Ermenek'li olunca Mut-Ermenek yolu adeta otoban gibi yapılmış, darısı Mut-Silifke ve Mut-Karaman yoluna.Bu arada Türkiye'nin en büyük köprüsü olacak Ermenek Çamlıca köprüsü de bu yol üzerinde Çamlıca köyünde yapılıyor. Bununla ilgili videoları Youtube'da izleyebilirsiniz.

   Ermenek'de öğretmen evi kapanmış aynı binanın işletmesi belediye tarafından Mustafa bey ve eşine kiraya verilmiş. Eski öğretmen evi olarak da bilinen tesisin yeni adı Ermenek Turkuaz konuk evi ve muhteşem göl ve şehir manzarasına sahip bir tepeye konuşlanmış. Girişteki geniş salon resepsiyon,kahvaltı yeri ve günlük oturma mekanı olarak kullanılıyor.Odadan çıkınca bu salonu yukarıdan görüyorsunuz ve aşağıya ahşap döner merdivenle iniyorsunuz. Yaz döneminde kullanılan bahçesi ise otantik bir görünüme sahip.Evcil hayvanlarınızın da kabul görüyor olması ayrı bir güzellik.


   25.Mayıs.2021 Salı:
   Göl manzaralı kahvaltının ardından Ermenek'den ayrılıp Güneyyurt'dan geçip Kışlaköy'e geldim. Burada yolun devamını sorduğum kişi Sarıveliler yolunun daha uzun olması sebebiyle Başyayla üzerinden gitmemi önerdi. İnanılmaz dik olan yol Başyayla'nın içinden geçiyor öyle ki bazı yerlerde birinci vitese düşmek zorunda kaldım ama zirvede muhteşem bir manzara ve buz gibi bir suyu olan çeşmede mola verip hem motoru hem kendimi dinlendirdim. Kış aylarında buradan geçmek zor olmalı.
   Moladan sonra keyifli bir inişle Sarıveliler'den gelen yol ile birleşip Taşkent'e geldim.Eski Taşkent bir yamaca kurulmuş küçük ama çok otantik evleri olan bir yer. Arnavut kaldırımı tarzında ki yoluna beyaz parke taşları ile şekil verilmiş. Yeni yerleşimler beton yığını şeklinde daha ileriye veya karşı tarafa kurulmuş.

TAŞKENT

   Hadim'de bisiklet turlarımda konaklama yapmış ve gezmiş olduğum için bu defa içine girmeden çevre yolundan geçtim. Göksu nehrinin sol tarafından geçen yol Bozkır Barajına yaklaşırken bozuluyor. Genişletme amacıyla bir kaç kilometre boyunca çalışma olan kumlu zeminde motor kayma yapıyor. Karayolu barajın üstünden geçiyor ama durmak tehlikeli ve yasak olmasaydı manzara gerçekten izlemeye değerdi.Biraz ileride yol ikiye ayrılıyor. Doğru giderseniz sıradan bir yoldan devam ediyorsunuz ancak sol tarafa dönerseniz eski yoldan Elmaağaç, Üçpınar ve Yalnızca köylerinden geçip Bozkır'a geliyorsunuz. Burada da yine bisiklet turumda konaklama yapmış ve gezmiş olduğum için merkeze girmedim. Girişte bulunan Opet istasyonunda benzin alıp yemek yedim. Harmanpınar ve Yalıhöyük üzerinden Suğla gölünün yanından geçip Seydişehir'e geldim. Kuğulu Park'a gidip çadır konaklaması yaptım. 21.00 de sokağa çıkma yasağı başladığı için gece çok rahat uyudum.

   26.Mayıs.2021-Çarşamba:
   Bugün yolum sadece 36 km bu yüzden ağırdan aldım, yinede 9.30 gibi Beyşehir öğretmen evine giriş yaptım. Odayı 14.00 de teslim alabileceğim için eşyalarımı bırakıp 19 km uzaktaki Eflatun Pınar Hitit anıtına gittim. Eflatun Pınarı Hititler döneminde yapılmış yerle gök arasında ilişki kuran tanrıların tasvir edildiği 7 metre yüksekliğinde 14 kesme taş bloktan oluşmuş bir abide ve açık hava tapınağı. Arka tarafında kaynayan su üzerinde tanrı ve tanrıça kabartmaları olan kesme taş blokların arasından öndeki 31m X 34 m ölçülerindeki havuza dökülüyor ve suyun bir noktada toplanıp ihtiyaç oranında kullanılmasının güzel örneğini anlatıyor. Adını hem burada yaşamış Eflatun'dan hem de suyun renginden aldığı tahmin ediliyor. 

EFLATUN PINARI

   Beyşehir'e döndükten sonra Karaburun Plajı'na gitti.Burasıda merkeze 15 km uzaklıkta bir tarafı uzunca bir kumsal ( halk plajı ) diğer tarafı Milli park ve kamp alanı olan , belediye tarafından işletilen bir yer. Milli park tarafında yoldan toprak patikalarla minik koylara inip çadır kurabiliyor veya piknik yapabiliyorsunuz. Şehre dönerken sağ tarafta üniversite kampüsünün arkasında Yaka Manastır Tabiat Parkı'na gittim ancak Korona'dan dolayı kapalıydı. Devamında da Yaka Manastır harabeleri bulunuyor.



TAŞKÖPRÜ

   Merkeze döndükten sonra Taşköprü ve Eşrefoğlu Camisini gezdim. Taşköprü özellikle gece ışıklandırılınca muhteşem oluyor. Eşrefoğlu Camii 1.290'lar da Eşrefoğlu Süleyman bey tarafından yaptırılmış  ahşap sütunlardan ve tavandan oluşan ulu camilerin en büyüğüdür. Hiç çivi ve tutkal kullanılmamış caminin mihrabındaki çiniler eşsizdir. Çatının ortasındaki boşluktan aşağı inen kar ve yağmur suları ortadaki havuzda toplanır ve ahşapların kuruyup çatlamasına engel olur. 
EŞREFOĞLU CAMİİ

   Geceyi göl manzaralı Öğretmen evinde geçirdim. Hem tesis hem de personel bir çok konuk gibi benden de tam puan aldı. 

   27.Mayıs.2021-Perşembe :
   Bugün çok heyecanlıyım çünkü bu turda en çok görmek istediğim ve merak ettiğim Melikler Yaylası'na gideceğim. Manavgat yolundan bir süre sonra Kurucaova yoluna saptım. Yeşildağ'dan geçerken içeri girdim çünkü Leylekler Vadisini merak ediyordum ancak henüz leylekler gelmediği için birşey göremedim. Kurucaova'nın içinden sağa dönüp önce Gölkonak sonra Gölyaka'ya geldim. Burada Kubadabad Sarayı'na gittim. 
KUBADABAD SARAYI

   Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat için 1236 da buraya önce bir saray sonra da yanına bir şehir yapılmış. 1980 senesinden beri devam eden kazı çalışmalarında bulunan eserler Konya'daki müzede sergileniyor ancak burası bir görevlinin dahi olmadığı virane halindeydi. O kadar yolu gitmeye değer mi bilemiyorum. Tekrar Kurucaova'ya dönüp 4 km sonra Yenişarbademli'ye gittim. Yayla'ya çıkacağım için benzin ve market işini halledip Aksu yoluna devam ettim . Biraz sonra Dedegöl dağı tabelasından sola dönüp asfalt yoldan ayrılıp stabilize orman yoluna döndüm.

Aslında tamamen yoğun orman içinde, sağ tarafında dere akan çok güzel bir yol ancak kış döneminden sonra düzeltilmediği için yer yer derin oyuklar oluşmuş burada motorun tekerleği kapma yapabiliyor. Her şeye rağmen benim çok keyif aldığım bir yoldu. Ne kadar sürdü bilemiyorum ama sol tarafta Pınargözü mağara ve piknik alanına geldim. Burada bulunan mağaranın içinden çıkan buz gibi su piknik alanının içinden geçip ormanda ilerliyor. 
 
PINARGÖZÜ MAĞARASI

 Pınargözü mağarasının yatay uzunluğu 5.275 m. suyunun sıcaklığı 4-5 derece. 2011 senesinde mağaraya giren Fransız ekip özel kıyafetlerle 60 m'ye kadar gitmiş ve içeride 2 gün kalmışlar . Burada tanıştığım bir aile çay ve henüz kızartılmış pişi ikram etti. Uzun zamandır bu kadar lezzetli pişi yememiştim.

   Buradan sonra Melikler yaylası sadece 3 km mesafede. Nihayet bu turun en önemli yerine ulaştım. Dedegöl dağı eteklerinde bulunan yayla 1.735 m. rakımda. Her sene Mayıs ayında Dedegöl Dağcılık Şenliğinin yapıldığı ( bu sene Haziran'da yapılması tahmin ediliyor) etrafı çam ağaçlarıyla çevrili önemli bir yer. Şenlik sırasında katılımcılar yayla alanında konaklayıp buradan Dedegöl dağına tırmanış ve Yaka Kanyonuna veya Pınargözü mağarasına yürüyüş aktivitelerini gerçekleştiriyorlar. Yaylanın en önemli özelliği de gece gökyüzünün muhteşem görüntüsü, çünkü burası Türkiye'nin en karanlık noktasıymış. Özellikle meteor yağmuruna denk gelirseniz bu şöleni izlemeye doyamıyorsunuz. Maalesef benim kaldığım gece yağmur nedeniyle başlangıçta hiç bir şey görünmüyordu ancak saat 3.00 gibi uyandığımda yağmur dinmiş hava açmıştı. 

Çadırdan çıkıp saat 4.00 kadar gök yüzünü izledim. Hakikaten her şeye değdi. Bir başka güzellik de koskoca yaylada benden başka kimse yoktu, tek başımaydım bu sayede uzaktan gelen köpek havlaması ve rüzgarın ağaçlarda ki sesinden başka hiç ses duyulmuyordu.
   Sabah kahvaltımı yapıp bu harika yerden ayrıldım ve 4 km.lik orman yoluyla ana yola çıktım. Bu yoldan yaylaya daha çabuk ulaşabilirsiniz ama bana göre geldiğim bozuk da olsa orman yolu daha keyifli.

 
   Buradan sonra genellikle iniş şeklinde ama güzel bir yol ile Eğirdir'e geldim ve öğretmen evine yerleştim.Akşama kadar Eğirdir'de gezip gece hafta sonu kapanması nedeniyle Pazartesi sabahına kadar Eğirdir'de kaldım.
   31.Mayıs.2021.Pazar :
   3 gece ,2 tam gün Öğretmen evinde kaldıktan ( Polisler hafta sonu sokağa çıkma yasağında kimsenin dolaşmasına izin vermediler) sonra kahvaltımı yapıp hemen yola çıktım.38 km sonra Kovada Gölü Milli Parkı'na ulaştım. Görevli arkadaşın eşliğinde önce göle inen tahta yolu ve iskeleyi sonra da mumyalanmış hayvanların bulunduğu müzeyi gezdim. Bu arada orada bulunan Jandarma'lardan birisi Silifke'li çıkınca sohbet bayağı uzadı ve keyifli oldu. Tamamı orman içinden giden 34 km.lik yolun sonunda Yazılı kanyona ulaştım. Bu arada yol boyu gördüğüm tam techizatlı askerlerin aslında Eğirdir Komando Okulundan olduklarını ve dağlık arazide hayatta kalma eğitimi aldıklarını öğrendim.
   Yazılı Kanyonda beni oranın görevlisi Erkan karşıladı ve önce oturtup çay ikram etti, bu arada da Kanyonu nasıl gezeceğimi anlattı. Kanyonda herkes tarafından bilinen Hür İnsan şiiri 500 m .suyun kaynağı da 1 km. sonra olduğu için ben sadece yazıtların olduğu yere kadar gittim. Ancak bu kadar değerli bir yazıtın tam orta kısmının çalınmış olduğunu görmek çok üzücüydü. Yürüyüşümü tamamlayıp geri döndüğümde ikinci görevli yani Ahmet de oradaydı ve bana Köprülü Kanyon'a giden kestirme yolu tarif edecekti. Aslında bu gece burada dağcılık Federasyonu'nun yerine çadırda kalmayı planlamıştım ancak hem saat 13.00 olduğu hem de orada askerler kaldığı için Köprülü Kanyon'a gitmeye karar verdim. Ahmet'in tarif ettiği şekilde Sütçüler , Boğazköy , Sağrak , Yeniköy , Kuzca , Adada antik kenti ,Tahtalı , Kasımlar , İbişler , Sarıkök , Kesme , Yeşilbağ , Çaltepe , Düzağaç , Tazı kanyonu sapağından geçip saat 17.30 'da Köprülü Kanyon'a geldim. Yol oldukça zorlu ama bir o kadar da güzel manzaralıydı. Kanyonu gezmeyi ertesi sabaha bırakıp su kenarına çadırımı kurdum. Bu arada benim gibi motosikletiyle seyahat eden ve Burdur-Gölhisar'da yaşayan Mehmet  Ertürkmen ile tanıştım. Yanıma çadırını kurması çok iyi oldu hem geç saate kadar sohbet ettik hem de ertesi günlerde tekrar bir araya geldik.
KÖPRÜLÜ KANYON

   Sabah erkenden kalkıp Kanyon'u gezdim. Mehmet ile kahvaltı yapıp Antalya - Mersin yoluna indik. Burada vedalaştık çünkü ben Alanya'ya Mehmet ise İbradı'ya gidecekti.
MEHMET ERTÜRKMEN İLE

Antalya-Alanya yolunu oldum olası bir türlü sevemedim çünkü çok kalabalık, çok gürültülü ve komple beton yığını olan yeşilin hiç kalmadığı bir yol. Denizi de pek göremiyorsunuz çünkü o tarafta da beton yığını ile kaplı. Alanya'da uygulama Oteline yerleştim. Burası tam merkezde son derece temiz ve güler yüzlü personeli olan bir tesis. Odaya yerleştikten sonra bisiklete başladığım günlerde ilk tanıştığım arkadaşım Ferhan Özgören yanıma geldi ve doya doya hasret giderdik.
   Sabah kahvaltıdan sonra motosikletimi yükleyip Sapadere kanyonuna gittim. Burası diğerlerinden çok farklıydı. Çok dar ve yanları yüksek olan kanyonda sudan 2 m. yüksekte tahtalarla kaplı bir yolda yürüyerek ilerliyorsunuz.Bu arada zaman zaman oluşan doğal havuzlarda soğuk suyu seviyorsanız yüzebiliyorsunuz.
SAPADERE KANYONU

Yaklaşık 750 m. sonra suyun kaynağındaki şelaleye varıyorsunuz.
SAPADERE ŞELALESİ

Aracınızı park ettiğiniz yerde bir şeyler yeme imkanı da var. Buraya gelirken yolda gördüğüm ' Cüceler Mağarası' nı da görmeden olmazdı. 3 km.lik rampa ile ulaştığınız mağara küçük ama bence görmeye değer. Şayet Taşkent - Ermenek tarafına devam edecekseniz aşağı inmenize gerek yok Cüceler Mağarasının yanındaki yoldan yukarı doğru devam ederseniz Mahmutlar'dan gelen ve Kuş yuvası'na giden yola bağlanıyorsunuz. Kuş yuvası yolu, Alanya'yı .Dim Çayı barajı ve Dim Çayı'nı yukarıdan gören muhteşem manzaralı ama dar olduğu için bazılarının çok korktuğu ünlü bir yol.
KUŞ YUVASI YOLU

Yalçı ve Şeyhler'den geçip yine bol rampalı ama bir o kadar keyifli yollardan Sarıveliler üzerinden Ermenek'e geldim. Bu arada bir hususu belirtmeden geçemeyeceğim. Sarıveliler'e yaklaşırken yol ikiye ayrılıyor sola Sarıveliler'e sağa Göktepe'ye gidiyor. Sarıveliler tarafı yerine Göktepe tarafına giderseniz Taşkent-Ermenek ana yoluna daha çabuk çıkıyorsunuz. Sarıveliler yolu bayağı dolaşıp Sarıveliler'in içinden geçtikten sonra ana yola bağlanıyor.
   Giderken kaldığım ve çok memnun olduğum Ermenek Turkuaz Konukevi'de ayırttığım odama yerleştim. Bu arada motosikletçi arkadaşım Mehmet Ertükmen aradı ve yolda çok İbradı yolunda çok şiddetli yağmura yakalandığını ve sağlam ıslandığını İbradı'ya gidemeyip daha aşağılarda kaldığını bildirdi. Hava kararmadan o da Ermenek'e geldi. Ayrı kaldığımız sürede yaşadıklarımızı anlatırken gece yarısını geçtiğimizi farketmedik. Sabah kahvaltı ve sonrasında bahçe keyfinden sonra tekrar görüşmek üzere vedalaştık. Mehmet Tarsus'a gitti ben de evime Tisan'a döndüm. 
   11 günde yaklaşık 1800 km dolaştım. Bol bol rampa çıktım, ana yollardan mümkün olduğunca uzak durdum ve köy yollarını tercih ettim. Çadırda veye öğretmen evlerinde konakladım. Yol arkadaşım ( motorum ) Bay Gusto hiç bir problem çıkartmadı. Bundan sonraki turlarda da aynı performansı göstermesini bekliyorum.
BAY GUSTO
   Bu turumda her yer çok güzeldi ama en çok beğendiğim yer Melikler yaylası ve Sapa Deresi kanyonu oldu. Öğretmen evleri arasında birinci sırada Beyşehir Öğretmen evi ikinci sırada da Alanya uygulama oteli geliyor. 
   Hiç yağmura denk gelmedim, hava sıcaklığı da ideal seviyedeydi. Sonuç olarak pek çok turumda da olduğu gibi çok keyifli bir 11 gün geçirip evime döndüm. 
   Bir sonraki turda görüşmek üzere.
  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BURDUR-GÖLHİSAR TURU :

ROMANYA-2019 ( TRANSFAGARAŞAN YOLU )

YUNANİSTAN TURU: